 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E: 2001/5619
K: 2002/3128
T: 29.4.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSTİRDAT MENFİ TESBİT
- AYIP İHBARI
- İSPAT KOŞULU
- MALLARIN İADESİ
Karar özeti: Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı tutulamamış ise de, uyuşmazlık halinde, TTKnun 25. maddesinde öngörülen süreler içerisinde ve aynı yasanın 20/3. maddesinde belirtilen usule yapılmış olduğunun usulen kanıtlanması gerekir.
Mahkemenin kabul şekli itibariyle de, istirdada ve borçlu olunmadığının tesbitine karar verilen bedelin karşılığı olan malların iadesine karar verilmemesi doğru değildir.
(6762 s. TTK. m. 20/3, 25)
Taraflar arasındaki istirdat menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalıdan yirmi adet koltuk takımi satın aldığını, malların ayıplı çıktığını iddia ederek, mal bedeli olarakverdiği çekleriniptalini, ödenmeleri halinde istirdadını talep ve dava etmiştir.
Davalı, davacıya sattığı mallarda herhangi bir ayıp bulunmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir;
Mahkemece, dinlenen davacı tanıkları beyanına göre satım konusu malların ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının, davalıdan 20.6.1999 tarihli sipariş fişi ile malların imal edildiği Eskişehir'de beğendiği yirmi adet koltuk takımını satın alarak Istanbul'a naklettiği, bir kısmını da kendi müşterilerine sattığı anlaşılmaktadır.
Satım konusu malların İstanbul'a naklinden ve davacının kendi müşterilene satışından, dava tarihi 30.1.2000'e kadar TTK. nun 25. maddesinde öngörülen süreler içerisinde aynı yasanın 20/3. maddesinde belirtilen usulle yapılmış bir ayıp ihbarının bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayıp ihbarının yapılması herhangi bir şekle bağlı tutulmamış ise de, uyuşmazlık halinde yasada öngörülen sürelerde ve anılan 20/3. madde de öngörülen şekilde yapılmış olduğunun usulen kanıtlanması gerekir. Diğer bir anlatımla bu yön isbat koşuludur. Bu hususlar gözetilmeden mahkemecesadece davacı tarafından gösterilen tanık beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, istirdada ve borçlu olunmadığının tespitine karar verilen bedelin karşılığı olan malların iadesine karar verilmemesi de kabul şekli itibariyle doğru değildir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 29.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.