 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E: 2001/4568
K: 2002/1473
T: 5.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ALACAK
- TEK SATICILIK SÖZLEŞMESİ
- HAKLI FESİH
- KAZANÇ KAYBI
- CEZAİ ŞART
Karar özeti: Tek satıcılık sözleşmelerinde alıcı, bayii olduğu firmanın mallan dışında bir malı pazarlayamaz, başka malların reklamını çağrıştıracak tavır ve davranışlarda dahi bulunamaz. Buna göre akdi feshetmekte haklı olduğu anlaşılan davalı aleyhine cezai şart ve kazanç kaybına ilişkin açılan davanın mahkemece reddi doğrudur.
(818 s. BK. m. 106,107,108,158,159,160,211)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Dava, taraflar arasında akdedilen 5.2.1997 tarihli Tek Satıcılık Sözleşmesinin davalı tarafça haksız feshedildiği iddiasına dayalı cezai şart ve kazanç kaybından doğan alacağın tahsili talebinden ibarettir.
Dava konusu 5.2.1997 tarihli beş yıl süreli sözleşmede, davalı satıcı (üretici) firmanın ürettiği bir kısım mamullerin davacı alıcı tarafından içel il ve ilçelerinde satımı ve dağıtımının yapılacağı, satış bedelinin yaz sezonunda 30 gün, diğer zamanlarda 60 gün vadeli alıcı firma çeki ile ödeneceği, sözleşme şartlarına uyulmaması halinde 10.000 USD cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Davalı satıcı tarafından davacı alıcıya gönderilen 25.8.1997 tarihli fesih ihbarında; vade durumunun düzeltilmediği, imalat hatası dışında çok fazla mal iade edildiği, bayilik sözleşmesine aykırı şekilde başka yerden mal alındığı gerekçeleriyle sözleşmenin tek taraflı olarak feshedildiği bildirilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, feshin haklı olup olmadığı ve bunun sonucu olarak cezai şart ve kazanç kaybı istenip istenemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
9.6.2000 tarihli bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği gibi, davacı alıcının başka firmaya ait mal sattığı sabittir. Esasen bu durum davacı tarafça da inkâr edilmemiştir. Davacı taraf, sözleşmede başka firmanın mallarının satılamayacağı konusunda bir hüküm bulunmadığını ileri sürmüş ise de, bu iddia tek satıcılık sözleşmesinin ruhuna aykırıdır. Zira, tek satıcılık sözleşmelerinde alıcı, bayii olduğu firmanın malları jdışında bir malı pazarlayamaz. Hatta başka malların reklamını çağrıştıracak tavır ve davranışlarda dahi bulunamaz. Kaldı ki, davacı tarafın sözleşmenin 5. maddesindeki ödeme koşullarına da aykırı davrandığı yukarıda sözü edilen bilirkişi raporuyla sabittir. Bu durumda, davacının sözleşmeye aykırı davrandığı gerekçesiyle davalının akdi feshetmekte haklı olduğu anlaşıldığından, mahkemece davanın reddine dair verilen hüküm usul ve yasaya uygun olup onanması gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenden alınmasına, 5.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.