 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E: 2001/4278
K: 2002/468
T: 23.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2004/m.67
818/m.490,496,497
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, asıl borçlu davalı tarafından ödenmeyen kredi borcu ve fer'ilerinin kefil olan müvekkili tarafından ödendiğini, ödenen meblağın davalıdan rücuen tahsili amacıyla girişilen icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takibin usulsüz olduğunu, istenen faizin fazla bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına, takip miktarı üzerinden hesaplanacak % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Kefilin sorumluluğu BK.nun 490.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre kefil, borcun aslı ile beraber borçlunun kusur veya temerrüdünün kanuni neticelerinden mesüldür ( BK.490/1 ). Faiz verilmesi şart edilmiş ise kefil ancak işlemekte olan faiz ile beraber işlemiş faizden bir seneliğini vermekle mükelleftir ( BK.490/3 ). Kuşkusuz kefilin sorumluluğu, kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarıyla sınırlıdır.
Kefil, eda ettiği şey nisbetinde alacaklının haklarında ona halef olur ( BK.496.md ). Kefil asıl borçluya ait bütün def'ileri alacaklıya karşı dermeyan etmek hakkını haiz ve bununla mükelleftir ( BK.md.497/1 ). Kefil, kendi kusuru olmaksızın bu def'ilere vakıf olduğunu ispat edemediği surette kendisini borcunu edadan alıkoyacak bu def'ileri dermeyan etmemesi halinde, alacaklıya rücu etmek hakkından mahrum olur ( BK.497/3 ).
Mahkemece bu hükümler çerçevesinde, asıl borcun dayanağını teşkil eden kredi sözleşmesi ile banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak üzere görevlendirilecek uzman bilirkişiden ayrıntılı rapor alınmak suretiyle asıl borç ve fer'ilerinin ve dolayısıyla kefilin sorumlu olduğu miktarın, başka bir deyimle davalıdan rücuen istenebilecek meblağın belirlenmesi ve hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, bu yönler üzerinde durulmadan eksik araştırma ve inceleme sonucunda yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme hükmünün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.