 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E: 2001/2282
K: 2001/6270
T: 8.10.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* MENFİ TESBİT
* ÇOCUĞUN BORÇ İLTİZAM ETMESİ
* KAYYIMIN İŞTİRAKİ VE HAKİMİN TASDİKİ
Karar özeti: Çocuk ile baba veya ana arasında yahut ana ve babanın nefine olarak, çocuk ile üçüncü şahıs arasında yapılacak herhangi bir tasarrufta çocuk borç iltizam etmiş olursa, bir kayyumun iştiraki ve hakimin tasdiki lazımdır.
(743 s. BK. m. 16,271)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan kimse gelmemiş olduğundan incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, davalının müvekkili aleyhine Kadıköy 6. İcra Müdürlüğünün 1999/7877 sayılı dosya ile takibe geçtiğini, takip konusu bononun malen ahzolunmuş bir bono olduğunu, ancak müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, müvekkilinin bononun tanzim tarihinde Tuzla Piyade Okulu'nda kursiyer astsubay olarak öğrenci olup reşitte olmadığını, müvekkilinin babasının istemi üzerine tarihi ve rakamı belli olmayan bir senet imzaladığını, yıllar sonra hiçbir hukuki ve ticari ilişkisi bulunmayan bir şahıs tarafından dava konusu işlemle karşı karşıya kaldığını ayrıca bononun tanzim vade tarihlerinin ve miktarının müvekkili rızası hilafına sonradan doldurulduğunu, uygulanan faizin de çok fahiş olduğunu belirterek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tesbitine ve takdir edilecek tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, gerçekte müvekkili ile davacı arasında bir alım satım ilişkisinin gerçekleşmediğini, senedin tanzim tarihinde davacının Tuzla'da öğrenci olduğunun da doğru olup zaten tanzim yeri olarak da Tuzla'nın gösterilmiş olduğunu, esas ilişkinin davacının babası ile müvekkili arasında olduğunu, davacının babasının o günlerde yurt dışında bulunduğundan davacının senedi imzalayarak verdiğini, davacının babasının istemi üzerine senedi verdiğini ikrar etmesine göre MK.nun 16. maddesi karşısında bu ikrarıyla çelişik yaş küçüklüğünden bahisle geçersizlik iddiasında bulunamayacağını, kaldı ki davacının geçen zaman içerisinde reşit olup senede itiraz etmeyerek icazet verdiğini senedin anlaşmaya aykırı doldurulmuş olduğu iddiasının da davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, toplanan delillerle senedin tanzim tarihinde reşit olmayan davacının 21.12.1998 tarihinde reşit olduktan sonra bir yılı aşkın süre senedin geçersizliğini veya borçlu olmadığını ileri sürmeyip 20.12.1999 tarihinde yapılan takibe de itiraz etmeyip taksitler halinde altı aylık zaman içinde ödemelerde bulunmuş olmasının senede, akde onay verdiğini gösterdiğini, akit tarihinde reşit olmayan kişinin reşit olduktan sonra uzun süre bu akde dayanarak yapılan işleme itiraz etmesinin o akde icazet verdiğini gösterdiği gerekçeleriyle kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
MK.nun 271. maddesinde "çocuk ile baba veya ana arasında yahut ana ve babanın netine olarak çocuk ile üçüncü şahıs arasında yapılacak herhangi bir tasarrufta çocuk borç iltizam etmiş olursa bir kayyımın iştiraki ve hakimin tasdiki lazımdır" hükmü yer almıştır. Mahkemece anılan bu yasa hükmü çerçevesinde somut olayın karar yerinde tartışılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 8.10.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.