 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/7147
Karar no: 2001/1409
Tarih: 22.2.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KREDİ SÖZLEŞMESİ
- VEKİLİN İFLASI
Karar Özeti: Borçlar Kanununun 397/1. maddesine göre aksi sözleşmeden ve işin özelliğinden anlaşılmadıkça, vekalet aktı, taraflardan birisinin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası ile son bulur. Vekilin bundan sonra yapmış olduğu işlemler müvekkilini bağlamaz.
(743 s. MK. m. 2,169)
(818 s. BK. m. 397/1)
Taraflar arasındaki karşılıklı menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı-karşı davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, davalı bankanın müvekkili aleyhine takip yaptığını, müvekkilinin davalı bankaya borcu bulunmadığını, hiçbir kredi sözleşmesine imza atmadığını, kefil sıfatıyla atılan imzanın MK'nun 169. maddesine göre geçersiz olduğunu ileri sürerek müvekkilinin davalı bankaya borcu olmadığının tespitine, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, davacının davadışı A...A.Ş. tarafından alınan krediye kefil olduğunu, davanın haksız açıldığını, MK.nun 169. maddesine aykırılık bulunmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuş, birleştirilen dosyada davalı Annie'nin takibe itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının A... L.td. Şti. lehine kefil olduğu bu nedenle MK'nun 169. maddesinin uygulanamayacağı, davacı adına sözleşmeyi vekaleten imza eden Cristian müflis ise de, müflis oluduğu bankaya bildirilmediğinden bu hususun sonradan ileri sürülmesinin MK.nun 2. maddesine aykırı olduğu, davacının vekil olan eşini azlettiğine ilişkin azilname ibraz etmediği, davacının takip tarihi itibariyle borçlu bulunduğu miktarın 11.211.195.893-TL olduğu gerekçesiyle davacının davalıya takip konusu borçtan dolayı 7.529.988.107.-TL borçlu olmadığının tesbitine, itirazın iptali davasının kısmen kabulü ile takibin 11.211.195.893.TL. üzerinden devamına karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı Annie 10.9.1987 tarihinde eşi Kristian'a, borç altına sokma, borçlarını ödeme, kredi borçlan için teminat verme yetkilerini içeren bir vekalet vermiştir. Kristian davalı bankadan alınan kredi ile ilgili kredi sözleşmesini Annie'nin vekili olarak imzalanmıştır. Bu şekilde Annie kredi sözleşmesinin müteselsil kefili olmuştur. Vekil Kristian'ın 2.5.1990 tarihinde iflasına karar verilmiş, kredi sözleşmesini vekaleten 4.10.1993 tarihinde imzalamıştır. BK'nun 397/1 .maddesine göre aksi sözleşmeden ve işin özelliğinden anlaşılmadıkça vekalete akdi, taraflardan birisinin ölümü ehliyetini kaybetmesi veya iflası ile son bulur. Vekilin bundan sonra yapmış olduğu işlemler müvekkilini bağlamaz. Bu nedenle Annie'nin davalı bankaya kredi sözleşmesinin kefili olarak bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Mahkemece açıklanan yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), vekil Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 97.500.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 22.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.