 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/4688
Karar no: 2000/7825
Tarih: 16.11.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Karar Özeti: Kesin önel, davanın bir an önce sonuçlanmasını sağlamaya yönelik bir tedbir olup, belgedeki imza üzerinde inceleme yaptırılıp, imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığı saptandıktan sonra davanın, kesin önele uyulmaması nedeniyle reddi, hükmün konuluş amacına aykırıdır.
(1086 s. HUMK. m. 163)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkilinden 1504,18 ton buğday satın aldığını, satış konusu malın 2.4.1996 tarihinde gemiye yüklenerek İskenderun Limanına gönderildiğini, davalı adına hareket eden Fatih isimli kişinin 164.813 Dolar ödediğini, mallar yüklendikten sonra bu şahsın müvekkili firmanın ofisinde iken orijinal konşimentoları, menşe şahadetnamesini gizlice alıp Romanya'yı terk ettiğinin anlaşıldığını, gizlice alınan antetli kağıt ve mühürle sahte fatura düzenlenip malların gümrükten çekildiğini, bakiye 84.880,88 Doların ihtara rağmen ödenmediğini ileri sürerek bu miktarın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, müvekkili ile davacı arasında doğrudan ticari ilişki bulunmadığını, buğdayın Fatih tarafından müvekkili şirkete satıldığını, asıl muhatap bu şahıs olduğundan müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, kesin önele rağmen şirket temsilcilerini bildirmeyen davacının iddiasını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı dava konusu alacağın 1.4'.1996 tarihli belge ile ödendiğini belirterek davanın reddini istemiş, davacı bu belgedeki imzanın müvekkili şirket temsilcisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Mahkemece davacıya 2.12.1997 tarihli celsede şirketi temsil ve ilzama yetkili kişileri ve bu kişilerin imzasını taşıyan belgelerin bulunduğu yeri bildirmesi için önel verilmiş, 17.2.1998 tarihli celsede yirmi gün kesin mehil verilerek meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiştir. Sonraki celsede dava takip edilmemiş, yenilemeden sonra 14.10.1998 tarihinde davacı vekili müvekkili şirketi temsile yetkili olan şahsın Mircea olduğunu, Noterden alman vekaletnamede imzasının bulunduğunu bildirmiştir. Mahkemece imza incelemesi yapılmasına engel bir durum bulunmadığı kabul edilerek imza incelemesi yaptırılmış, imzanın Mircea'ya ait olmadığı bilirkişi kurulundan alınan 23.6.1999 tarihli raporla saptanmıştır.
Davacı, bu davayı açarken vekaletname ibraz etmiş, vekaletnamede davacı şirket adına vekaletnameyi Mircea'nın verdiği belirtilmiştir. Bu durumda davacı şirket temsilcisinin Mircea olduğu, Beyoğlu 5. Noterliğinde imzasının bulunduğu anlaşıldığından, mahkemece bu belgeler üzerinde inceleme yaptırılarak karar verilmesi mümkün olduğu gözetildiğinde verilen kesin önelin hukuki sonuç doğurmayacağının kabulü gerekir. Kaldı ki kesin önel davanın bir an önce sonuçlanmasını sağlamaya yönelik bir tedbir olup belgedeki imza üzerinde inceleme yaptırılıp imzanın davacı şirket temsilcisine ait olmadığı saptandıktan sonra davanın, kesin önele uyulmaması nedeniyle reddi, hükmün konuluş amacına uygun değildir.
Mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda toplanan deliller değerlendirilerek varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 65.000.000. TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.11.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.