 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/2387
Karar no: 2000/4536
Tarih: 9.6.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KREDİ KARTI ÜYELİK SÖZLEŞMESİ
- MÜTESELSİL KEFİLİN SORUMLULUĞU
- FAİZE FAİZ YÜRÜTÜLMESİ
Karar Özeti: Kredi kartı üyelik sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan kişinin sorumluluğu, kefalet akdinde ödeyeceği muayyen miktarın gösterilmiş bulunması ya da kefalet senedinde böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasının mümkün olması koşuluna bağlıdır.
Geçmiş günler faizine tekrar faiz yürütülmesine olanak verecek şekilde hüküm tesisi BK.nun 104/son maddesine aykırıdır.
(818 s. BK. m. 11,104/son, 484)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı banka vekili, müvekkili ile dava dışı Yaşar arasında akdedilen kredi kartı üyelik sözleşmesini, davalının müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi kartının kullanılmasından doğan borcun ödenmemesi sebebiyle girişilen icra takibine haksız olarak itiraz edildiğini beyanla itirazın iptali ile %40 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, borçlu Yaşar'ın banka personeli olduğunu işten ayrılırken davacının kredi kartını geri alması gerektiğini, ayrıca sözleşmede kefil olunan miktarın belli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapor çerçevesinde 197.280.000.-TL. üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına ve %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kefilin sorumluluğu, kefalet aklinde ödeyeceği muayyen bir miktarın gösterilmiş bulunması ya da 12.4.1944 tarih ve 14-13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca kefalet senedinden böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasının mümkün olması koşuluna bağlıdır. Somut olayda, kefalet limiti gösterilmediği gibi sözleşmede aylık harcama limitinin de belli olmadığı anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanununun 484. maddesinde öngörülen koşullara uyulmaması hali aynı Yasanın 11. maddesi gereğince akdin geçersizliği sonucunu doğurur. Bu yönler gözetilmeden davalı kefilin sorumluluğunu gerektirecek şekilde hüküm kurulması isabetli olmadığı gibi geçmiş günler faizine tekrar faiz yürütülmesine olanak verecek şekilde hüküm tesisi de BK'nun 104/son maddesine aykırıdır.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 9.6.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.