 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E:1999/4206
K:1999/5672
T:7.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BASİT YARGILAMADA YETKİ
SÜRESİNDE İBRAZ EDİLMEYEN ÇEK
TEMEL İLİŞKİ
SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME
ÖZET:Basit yargılama usulünde en geç ilk oturumda esasa girmeden yetki itirazında bulunmamış olan davalının dosyanın işlemden kaldırılması ve sonra yenilenmesi sebebiyle kendisine yapılan tebligat üzerine ileri sürdüğü yetki itirazı dinlenmez.
Süresinde ibraz edilmemiş çekde yazılı delil başlangıcı ile ilgili kurallar, ancak, temel ilişkiye dayanılması halinde söz konusu edilebilir.
Keşidecinin, çek bedelini aralarında temel ilişki bulunan kişiye ödediğini ileri sürmemesi halinde, aynı miktarla hamil aleyhine sebepsiz zenginleşmiş olduğunun kabulü gerekir.
(818 s. BK. m. 73/2)
(1086 s. HUMK. m. 507)
(6762 s. TTK. m. 644)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı tarafça davalı aleyhine 30.12.1997 tarih ve 75.000.000.-TL. miktarlı çeke dayanılarak ilamsız icra takibine geçilmiş, davalının itirazı üzerine açılan itirazın iptali davası sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz sebeplerinden biri yetki konusuna ilişkindir. Davalı tarafın yetki itirazı yerel mahkemenin 30.9.1998 tarihli ara kararıyla BK.nun 73/2. maddesi gerekçe yapılarak reddedilmiştir. Oysa, yetki itirazının süresinde olup olmadığı, öncelikle incelenmesi gereken bir konudur.
Dava, sulh hukuk mahkemesinde görüldüğünden HUMK.nun 507. maddesi uyarınca incelemenin basit yargılama usulüne göre yapılması gerekmektedir.
Basit yargılama usulünde, yetki itirazı ilk oturuma kadar (engeç ilk oturumda esasa girmeden önce) yapılabilir. Davalı, (kanunen gerekmediği halde) ilk oturumdan önce düzenlediği cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmamış olsa bile ilk oturumda (esasa girmeden önce) yetki itirazında bulunabilir.
Ancak süresinde yetki itirazında bulunmamış olan davalının, dosyanın işlemden kaldırılması ve sonra yenilenmesi sebebiyle kendisine yapılan tebligat üzerine ileri sürdüğü yetki itirazı dinlenemez.
Somut olayda, ilk oturum 16.7.1998 tarihlidir. O tarihe kadar yetki itirazında bulunulmamıştır. Davanın yenilenmesi üzerine bu tarihten sonra yapılan yetki itirazı ise süresinde değildir. Yerel mahkemenin yetki itirazının reddine ilişkin ara kararı bu gerekçelerle doğru olduğundan yetki ile ilgili temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
Esasa gelince; dava konusu çekin süresinde ibraz edilmemiş olması sebebiyle yazılı delil başlangıcı sayılması gerektiği, davalının çekteki imzayı inkar etmediği ve çek bedelinin ödenmediği gerekçesiyle yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı hamil, davalı ise keşidecidir. Taraflar arasında temel ilişki mevcut değildir. Bu itibarla, ancak temel ilişkiye dayanılması halinde söz konusu edilebilecek olan yazılı delil başlangıcı ile ilgili kuralları hükmün gerekçesi yapmak isabetli görülmemiştir.
Somut olayda davalı keşidecinin, haksız zenginleşme kuralları çerçevesinde savunmada bulunması ve çek bedelini aralarında temel ilişki bulunan kişiye ödediğini kanıtlaması gerekir (TTK. md. 644). Ancak böyle bir savunma ileri sürülmediğine göre davalının, çek bedeli kadar bir miktarla hamil aleyhine sebepsiz zenginleşmiş olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle sonucu itibariyle doğru bulunan hükmün, HUMK.nun 438/son maddesi uyarınca yukarıda belirtilen gerekçe ile onanması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle yerel mahkeme hükmünün gerekçesi değiştirilerek (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenden alınmasına, 7.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.