 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E:1999/3345
K:1999/6006
T:18.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAZMİNAT
FİNANSAL KİRALAMA
İŞLETEN VE SÜRÜCÜLERİN SORUMLULUĞU
TAM TESELSÜL
ÇELİŞKİLİ KUSUR RAPORLARI
ÖZET:Finansal kiralama sözleşmesine konu olan aracın mülkiyetinin, süre sonunda trafik kaydının mülkiyet devri yapılmamış iken trafik olayı meydana geldiğinde, 2918 sayılı Yasanın 3. maddesi gereğince aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere çalıştıran ve fiili tasarrufu üzerinde bulunduran kişi işleten kabul edilmelidir.
Mahkemece alınan iki bilirkişi raporu ile ceza mahkemesinde alınan kusur raporları çelişkili olduğundan, belirsizliğin giderilmesi için Adli Tıp İhtisas Kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
Kazada birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, 2918 sayılı Yasanın, tanı müteselsil sorumluluk esasını getirdiği ve talepte bulunulduğu gözetilerek müteselsil ödetme kararı verilmelidir.
(2918 s. Trafik K. m. 3, 88)
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı ve davalılardan A T Finans Kurumu ile G.... Sağlık Hizmetleri ve İlker vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalılardan A.... T Finans Kurumu A.Ş. vekili Avukat Hüseyin gelmiş, davacı ve diğer davalılardan kimse gelmemiş olduğundan, onların yokluğunda duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Uyuşmazlığa konu olay, hasarla Sonuçlanan trafik kazası dolayısıyla işleten ve şoförlerin sorumluluklarıyla ilgilidir.
Davalılardan A A.Ş.'nin finansal kiralama sözleşmesiyle öteki davalı M A.Ş.'ne kiralanan taşıtın, davalı Sadık'ın yönetimindeyken (ve sözleşmenin son bulmasından yaklaşık iki yıl sonra), davalılardan O G Ltd. Şti.'nin işleteni olduğu ve davalı İlker'in yönetimindeki aracın önde giderken duraklamasıyla geçiş yasağı olan yolda karşı şeride geçip davacının taşıtına çarpıp hasarlanmasına neden olduğu anlaşılmaktadır.
1- Sadık'ın kullandığı araç için düzenlenen sözleşmeye göre dört yıl sonunda edimler yerine geldiğinde belli bir bedel de ödenerek mülkiyet, A.... A.Ş.'den M.... A.Ş.'ye geçecektir. Sözleşmenin bitiminden sonra kaza meydana geldiğine göre bu taşıtın işleteninin kim olduğu soruna yol açmıştır. Yerel mahkemece, trafik kaydında mülkiyet devri yapılmadığı olgusu temel alınarak finans kurumu sorumlu tutulmuştur.
2918 sayılı Yasanın 3. maddesinde işletenlerin kimler olabileceği belirlendikten sonra, ilgili tarafından, başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimsenin işleten sayılacağı öngörülmüştür. Olayda trafik kaydına göre malik, gerçekten A 'dır; fakat belirlenen tanıma göre aracın kimin hesabına çalıştığı belirginliğe kavuşmuş değildir. Bu açıdan aracın şoförü Sadık'ın kim tarafından istihdam edildiği, netlik kazanmamıştır.
Öyleyse konunun araştırılarak A ya da M....'dan hangisinin işleten sıfatı taşıdığı saptanarak ona göre hüküm kurulması gerekirken yazılı nedenle A 'nın sorumluluğuna ve öteki davalı M 'nın sorumsuzluğuna karar verilmiş olması isabetli değildir.
2- 29.12.1997 günlü bilirkişi raporunda, davacı tarafa 1/8, G 'lere 1/8, Sadık'a 6/8 kusur verilmişken 19.6.1998 günlü bilirkişiler kurulu raporunda davacı kusursuz ve G 2/8 kusurlu sayılmışlardır. Bu arada yürüyen ceza mahkemesi dosyasında ise İlker kusursuz olarak kabul edilmiş ve bu kişi daha sonra kusursuzluk nedeni ile beraat etmiştir. Görülüyor ki, İlker'in kusur ölçüsü ve kusursuzluğu konusunda çelişkili raporlar vardır. Bu yönden onun durumu, kuşku ve duraksamalara yol açacak biçimde ve askıda kalmıştır. Anılan belirsizliğin giderilmesi için Adli Tıp İhtisas Kurulundan rapor alınması, bir zorunluluk haline gelmiştir.
Yerel mahkemece, anılan biçimde işlem yapılması gerekirken soyut olarak ceza mahkemesi dosyasındaki rapora değer verilmediği biçimindeki gerekçeyle sonuca ulaşılması da bir başka bozma nedenidir.
3- Müteselsil sorumluluk, eksik (nakıs) ve tam olmak üzere iki bölümlüdür. Yasalarda geçen "teselsül" deyimi, tam teselsülü ifade eder. 2918 sayılı Yasanın en önemli yeniliklerinden biri, tam müteselsil sorumluluk esasını getirmesidir. Konuyla bağlantılı olan 88. maddesinde "bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur" denilmektedir. Davacı, yasadan kaynaklanan bu hakkına dayanarak ve açık bir anlatımla "müteselsil" ödetme isteğinde bulunmuştur. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmiş olması da benimseme biçimi bakımından doğru görülmemiştir.
SONUÇ Temyiz olunan kararın (1, 2 ve 3) sayılı bentlerde gösterilen nedenlerle (BOZULMASINA), bozma biçimine göre diğer tarafların öteki temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına; vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılardan A.... T.... Finans Kurumu A.Ş. yararına takdir edilen 30.000.000 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı A.... T.... Finans Kurumu A.Ş.'ye ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.