 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E:1999/1901
K:1999/2434
T:13.4.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İTİRAZIN İPTALİ
KREDİ KARTI ÜYELİK SÖZLEŞMESİ
KEFİLLERİN SORUMLULUĞU
ÖZET : Yasaya göre kefalet akdinin geçerliliği için, yazılı şekilde yapılması ve kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın açıkça gösterilmesi gerekir.
Kredi kartı üyelik sözleşmesinde, kart hamilinin aylık harcama limiti gösterilmiş ise, müteselsil kefilin bu miktarla sorumlu olacağı kabul edilmelidir.
(818s. BK. m. 11, 104, 484)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı İzzet arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların müteselsil kefil olduğunu, borcun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalıların icra takibine yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, %40 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu, yeterli ayrıntıyı içermediği gibi Yargıtay denetimine olanak verecek açıklıkta da değildir. Bu nedenle mahkemece, hesabın katı ihtarı ile oluşan temerrüt tarihine kadar işleyen akdi faiz ve faizin gider vergisi toplamından ibaret olan asıl alacak ile takip tarihine kadar işlemiş olan temerrüt faizi hesaplanmak suretiyle davacı bankanın, takip tarihi itibariyle kredi borçlusundan olan alacağının saptanması ve buna göre davalı kefillerin sorumluluğunun belirlenmesi gerekmektedir. Kefillerin sorumluluğunu düzenleyen BK. 484. maddesi uyarınca kefalet akdinin geçerliliği için, yazılı şekilde yapılmış olması ve kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın açıkça gösterilmesi şarttır.
Borçlar Kanununun (11.) maddesinde, kanunda açıklık olmadıkça akdin geçerliliğinin hiçbir şekil koşuluna tabi bulunmadığına değinildikten sonra ikinci fıkrasında, kanunun emrettiği şekle riayet olunmadan yapılan akitlerin geçerli (Sahih) olamayacağı hususu belirtilmiştir.
Akdin sıhhatinin şekle tabi kılındığı hallerde, kanunun öngördüğü şekilde yapılmayan akitler geçersiz bulunduğundan bu yönün mahkemece kendiliğinden gözetilmesi gerekmektedir.
Kefalet akdinin geçerliliği için, kefilin sorumlu olacağı muayyen miktarın açıkça gösterilmesinin gerekip gerekmediği hususu doktrinde tartışma konusu edilmiş ve bu yönde ileri sürülen görüşlerden esinlenen İsviçre Federal Mahkemesi bir içtihadında, kefalet edilen miktarın hesaben tayininin mümkün olduğu kabul edilmiş ise de, 12.4.1944 tarih ve 14-13 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, bu görüşlere bir yerde tepki niteliğinde olacak şekilde 1941 yılında İsviçre Borçlar Kanununda değişiklik yapılarak 484. maddemize denk düşen 493. madde, kefaletin; kefilin yazılı beyanda bulunması ve keza kefilin sorumlu olacağı miktarın kefalet senedinde açıkça gösterilmesi koşuluyla geçerli olabileceği vurgulanmak suretiyle yeniden düzenlenmiştir.
Yukarıda açıklandığı ve anılan 12.4.1944 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, kefalet akdinde kefilin ödeyeceği muayyen bir miktarın gösterilmiş olup olmadığı ve akitten böyle muayyen bir miktarın anlaşılmasının mümkün olup olmadığı hususu önem arz etmektedir.
Diğer sözleşmelerde olduğu gibi kredi kartı üyelik sözleşmesine imza koyan müteselsil kefilin sorumluluk miktarının da açıkça gösterilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Ancak sözleşmede, kredi kartı hamilinin aylık harcama limiti gösterilmiş ise, müteselsil kefilin muayyen olan bu miktarla sorumlu olacağı kabul edilerek, kefilin kefalet limitinin ayrıca gösterilmemiş olmasının akdin geçerliliğine etkili olacağının düşünülmemesi gerekir.
Yukarıda açıklanan hususlar gözetilerek, sözleşmenin ayrıntılı şekilde incelenmesi ve ayrıca banka kayıtları ve dayanağı belgeler üzerinde uzman bilirkişi aracılığı ile inceleme yaptırılarak ayrıntılı rapor alınması ve BK.nun 104/son maddesine aykırı olmayacak şekilde bir karar verilmesi gerekirken yetersiz inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Belirtilen nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 13.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.