 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E:1998/4111
K:1998/5480
T:24.09.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KARAR
Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 1.1.1996. başlangıç tarihli bir yıl süreli ithal ilaç dağımın anlaşması yapıldığını, sözleşmenin üç ay öncesinden feshi ihbar yapılması halinde 31.12.1997 tarihinde sona ereceğinin hükme bağlandığını, müvekkilinin 26.9.1997 tarihli ihbarıyla sözleşmenin 31.12.1997 de sona erdirildiğini, davalıya verilen yetkinin kaldırıldığının ayrıca bildirildiğini, davalının elindeki ruhsatları menfaat elde etmeksizin iade etmeyeceğini bildirdiğini, ayrıca 298.631.975.-TL tutarındaki borcunu ödemediğini, iflas yoluyla yapılan takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın kaldırılması ile davalının iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Bu dosya ile birleştirilen Ankara 4.Ticaret Mahkemesinin 1996/38 Esas sayılı dosya da davacı vekili, 8 adet faturaya dayalı toplara 1.433.156 Dolar borcunu ödemeyen davalı hakkında iflas yoluyla takibe geçildiğini, bu takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek davalının itirazının kaldırılması ile iflasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevabında, davaya konu yapılan alacağın taraflar arasındaki 22.12.1997 tarihli anlaşma ile sona erdirildiğini, davacının bu sözleşme ile alacağından feragat ettiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının takibe konu alacağından feragat ettiğine dair 22.12.1997 tarihli anlaşmanın tehditle imzalandığına ilişkin iddianın inandırıcı olmadığı, ilişkinin daha sonra da devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine, alacağın %40'ı tazminatın davacıdan alınarak davalıya ödenmesine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı şirket adına davayı Av. O. Macit S... takip ederken Av. S. P..., davayı vekil olarak kendisinin takıp edeceğini 02.04.1998 tarihinde mahkemeye bildirmiş, dosyanın 16.04.1998 tarihinde karara çıkmasından sonra, 17.4.1998 tarihinde vekaletnamesini harçlandırarak dosyaya ibraz etmiştir. Aynı vekil 4.5.1998 tarihinde ""kararın ademi kanaatle temyiz olunacağını belirterek kararın .dilekçede belirtildiği adresine tebliğini istemiştir. Davalı vekili 2'6.5.1998 tarihinde gerekli harcı yatırarak kararın tebliğe çıkarılmasını istemiş ve hüküm, davacı vekili olarak Av. O. Macit S... adına tebliği çıkarılarak 28.05.1998 tarihinde tebliğ gerçekleştirilmiştir. Davacının diğer vekili Av. S. P... ise daha önceki başvurusu doğrultusunda kararın kendisine tebliğini istemiş, 15.6.1998 tarihinde adı geçene tebliğ olunan hüküm, aynı gün teniyiz edilmiştir.
Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde, vekil birden fazla ise kural olarak bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. (HUMK 'nun 64; Teb. Kan.11). Somut olay da sonradan davaya davacı vekili olarak katılmak isteyen avukat, karar henüz tebliğe çıkarılmadan "kararı ademi kanaatle temyiz edeceğini" belirterek hükmün dilekçesinde gösterilen adrese tebliğini istemiştir. Davacının bu vekili, kararın temyizi konusunda iradesini ortaya koyduktan ve kararın kendisine tebliğini istedikten sonra önceki vekile yapılan tebligat geçerli kabul edilemez. Kaldı ki mahkemece de bu yön gözetilerek adı geçen vekile hükmü tebliğ etme gereğini duymuştur, bu nedenle, davacının temyizinin süresinde olduğuna oybirliği ile karar verilerek işin esasının incelemesine geçilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle dava konusu faturaların yer aldığı 22.12.1997 tarihli belgenin tehditle imzalandığı kanıtlanamadığından davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı tarafca, davalı şirket aleyhinde iflas yoluyla takıp yapılmış, takibe itiraz edilmesi üzerine davalının itirazının kaldırılarak iflasına karar verilmesi talep ve dava edilmiştir. İİK'nun 156 ve devamı maddelerinde yer alan düzenlemeye göre borçlunun itirazının yerinde görülmemesi halinde itirazın kaldırılarak borçluya depo emri tebliğ edilmesi ve depo emrinde belirtilen borcun ödenmemesi halinde davalı borçlunun iflasına karar verilmesi, aksi halde davanın reddedilmesi gerekmektedir. Her iki halde de alacaklı veya borçlu lehine tazminata hükmedilmez. Zira iflas davası ile ilgili olarak yukarıda değinilen İİK'nun 156 ve devamı maddelerinde İİK'nun 67.maddesinde düzenlendiği şekilde bir tazminat öngörülmemiştir. Bu nedenle davalının tazminat talebinin reddi gerekirken yazılı gerekçesiyle kabulünde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine 24.9.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.