 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/6046
Karar No : 1997/8544
T:17.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
MENKUL KIYMET ALIM - SATIM SÖZLEŞMESİ
EŞE VERİLEN TALİMAT YETKİSİ
İCAZET
KARAR ÖZETİ: : Alım-satım talimatı vermek hususunda eşe verilen yetki MKnun 169. maddesi gereğince hakimin iznini gerektirmez.
Müşteri talimatı, geçerlilik değil ispat koşulu olduğundan, talimatsız veya yönetmeliğe aykırı talimata göre yapılan alım-satım işlemi, hesap ekstresinin tebliği veya başka şekilde öğrenilmiş ve itiraz edilmeyip, başka işlemler yapılması halinde, talimatsız işlemlere icazet verilmiş sayılır. Aksi iddia, objektif iyi niyet kurallarına aykırıdır.
(743 s. MK. m. 2, 169)
Davacı E Menkul Hizmetler Yatırım A.Ş. vek. Av. Bilge ile davalı Serpil vek. Av. Asker arasında görülen dava hakkında (İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi)nden verilen 5.4.1996 gün ve 621-325 sayılı hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 11.3.1997 gün ve 5957-2416 sayılı ilamına karşı davacı vekilince süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:,
Davacı vekili, müvekkili E.... Menkul Hizmetler Yatırım ve Danışmanlık A.Ş. ile davalı Serpil arasında yapılan 20.3.1993 tarihli sözleşme gereğince, davacı şirketin davalı adına ve hesabına komisyon karşılığı menkul değerler (özellikle hisse senetleri) alma ve satma görev ve yetkisini üstlendiğini, davacının bu sözleşmeye dayanarak talimatlı ve talimatsız birçok işlem yaptığını, davalının menkul kıymetler alma ve satma hizmetinin ifası sırasında davacı şirkete talimat verme hususunda vekalet yetkisini eşi Numan'a verdiğini, yapılan işlemler sonucu davalının hesabının 25.4.1994 tarihi itibariyle 704.724.231.- TL borç bakiyesi gösterdiğini, davalının talebe rağmen borcu ödemediğinden aleyhine haciz yoluyla ilamsız icra takibine geçildiğini, ancak davalı nın borca itirazı üzerine takip durduğundan itirazın iptaline, davalı nın icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, taraflar arasında hisse senedi alım sözleşmesi yapıldığını, davalının kocasına verdiği 20.5.1993 tarihli yetki belgesinin MK.nun 169. maddesi gereğince Sulh Hukuk Hakimin tasdikini içermediğinden müvekkilini bağlayıcı nitelikte olmadığını, davacının talimatsız işlemler yaptığını, bazı müşteri talimat formlarındaki imzaların müvekkiline ait olmadığını, davacı aracı kurumun bu şekilde usulsüz satış işlemleri ile davalıyı zarara uğrattığını savunarak davanın reddine, davacının kötü niyet tazminatı ile mahkumiyetine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve özellikle 18.12.1995 tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre, davacı kurumun geçerli talimata dayanmaksızın ve mevzuata aykırı işlemlerle davalı yatırımcıyı borçlandıramayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı aracı kurum tarafından yapılan menkul kıymet alım-satımı işlemlerinin davalı müşteri (yatırımcı) yönünden bağlayıcı olup olmadığı ve bunun sonucu olarak davalının borçlandırılıp borçlandırılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Davacı aracı kurum ile davalı müşteri (yatırımcı) arasında 20.5.1993 tarihli hisse senedi alım satım sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşmenin 2, 3, 4, 5, 6 ve 10. maddelerinde alım satım işlemlerinin müşterinin "emir" ve "talimatlarıyla gerçekleşeceği kabul edilmiştir. Başka bir anlatımla taraflar arasında bir portföy yönetim sözleşmesi söz konusu olmayıp, menkul kıymet alım satım sözleşmesi mevcut olduğundan davacı aracı kurumun, müşterisi olan davalı yatırımcının talimatı olmadan, onun yararına olacağına inandığı alım veya satım işlemini kendi vereceği kararla gerçekleştirmesi olanaklı değildir.
Menkul kıymet alım satımına ilişkin genel çerçeve anlaşma, borsada alım ve satım işlemi için talimat gerekliliğini ortadan kaldırmaz.
Nitekim; IMKB Yönetmeliğinin 19. maddesinde de, menkul kıymet alım satım sözleşmesinde aracı kurumun müşteri (yatırımcı) talimatına davalı olarak borsada alım satım işlemi yapması kuralı öngörülmüş, 20. madde de ise müşteri emirlerinin en az içermesi gereken bilgiler belirtilmiştir.
Ancak, menkul kıymet alım satımının yönetmeliğe uygun müşteri talimatıyla gerçekleşmesine ilişkin koşulun işlemin geçerlilik (sağlık) koşulu olmayıp ispat koşulu olduğu kuşkusuzdur.
Aksi halde uyuşmazlık konusu olmayan alım veya satım işleminin sırf Yönetmeliğe uygun talimata (müşteri emrine) dayanmaması nedeniyle geçersiz sayılması gerekir ki, bu sonucun yönetmeliğin amacı kadar borsanın işleyişine de ters düşeceği açıktır.
Bu nedenle; talimatsız veya yönetmeliğe aykırı talimata göre yapılmış olsa bile müşteri, aracı kurumun yaptığı alım veya satım işlemini hesap ekstresinin kendisine tebliği veya başka bir şekilde öğrenmiş ve itiraz etmeyerek işlemler yapmış ise önceki işlemlere icazet vermiş sayılır. Bu aşamada, müşterinin önceki işlemlerin talimatsız yapıldığını veya talimatın yönetmelikte öngörülen şekle aykırı olduğundan işlemin geçersiz olduğunu savunması, objektif iyi niyet kuralı ile bağdaşmayacağından dinlenemez.
Öte yandan, davalının aracı kuruma alım satım hizmetlerin ifası sırasında talimat verme hususunda eşine yetki vermesi MK.nun 169. maddesi gereğince hakimin iznini gerektirmediğinden, eşinin talimatıyla yapılan işlemler davalıyı bağlar.
Ne var ki, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda hangi alım satım işlemlerinin talimata davalı, hangilerinin talimatsız veya yönetmeliğe uygun olmayan talimata göre yapıldığı, davalının icazet vermiş sayılacağı işlem bulunup bulunmadığı ve buna göre davalı yatırımcının hesap durumu irdelenmemiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece konusunda uzman yeni bir bilirkişi kurulundan yapılan açıklamalar ışığında tarafların iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi suretiyle rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekirken ilamda yazılı gerekçe ile onandığı anlaşıldığından HUMK.nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 11.3.1997 tarih, 1996/ 5957 Esas, 1997/2416 Karar sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme hükmünün belirtilen nedenlerle (BOZULMASINA), evvelce alınan onama harcı ile peşin harcın istek halinde iadesine, 17.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.