 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/5941
Karar No : 1997/8302
Tarih : 9.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
SIRA CETVELİNE İTİRAZ DAVASI
ARAÇ ZİLYEDLİĞİNİN DEVRİ REHİN SÖZLEŞMESİ
KARAR ÖZETİ: Kredi sözleşmesinin teminatı olarak rehnedilen aracınüçüncü kişiye yediemin olarak teslim edilmiş olması, zilyetliğin alacaklıya geçtiğini gösterir.
Aracın trafik kaydına konulan rehin şerhi, rehin hakkının varlığı için tek başına yeterli 'değilse de, rehin sözleşmesi yasaya uygun düzenlendiğinden, rehin hakkına öncelik verilmelidir.
(743 s. MK. m. 853, 857)
(2004 s. İİK. m. 142)
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı 'davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, borçluya ait aracın 19.12.1996 tarihinde haczedildiğini, aracın satışından sonra satış bedelinin davalı bankanın alacaklı olduğu dosyaya ödenmesine karar verildiğini, bu kararın hatalı olduğunu, davalı banka lehine tesis olunan rehnin geçersiz olduğunu, sözleşmede tarih bulunmadığını, geçersiz bu sözleşmeye göre satış bedelinin davalıya ödenmesine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek satış bedelinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mercii Hakimliğince, aracın davacı alacaklı tarafından 19.12.1996 tarihinde haczedildiği, aynı aracın 6.11.1996 tarihinde davalı bankaya rehnedildiğinin trafik kaydından anlaşıldığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Satışa ve bedeli paylaşıma konu araç 12.11.1996 tarihli kredi sözleşmesinin teminatı olmak üzere P A.Ş.ne rehnedilmiş ve rehnedenin kefili üçüncü bir kişiye yediemin olarak teslim edilmiştir. Bu şekilde rehin sözleşmesi MK.nun 853. maddesine uygun olarak kurulmuştur. Zira MK.nun 853. maddesi menkul rehnini kurabilmesi için aracın zilyetliğinin alacaklıya devrini yeterli görmekte, ayrıca bunun üzerindeki gizli egemenliğin alacaklıya geçmiş olması koşulunu aramamaktadır. Bu nedenle alacaklı, rehin konusu aracın doğrudan veya dolaylı zilyedi olabilmektedir. Rehinli alacaklının dolaylı zilyet olması halinde rehin konusu araç alacaklı dışında bir başkasının fiili egemenliği altında bulunmakta, alacaklı zilyetliğini bu kişi aracılığı ile sürdürmektedir. Somut olayda da rehinli alacaklı banka adına araç sözleşmesinin yasal koşulları bulunmaktadır. Rehin konusu aracın rehin verene rehin hakkını sona erdirmek üzere kesin olarak geri verildiği veya rehinli alacaklının rızası ile borçlunun eline geçtiğini kanıtlanamadığından, rehinli alacaklı bankanın satışa konu araç üzerindeki rehin hakkı devam etmektedir. Her ne kadar aracın trafik kaydına konulan rehin şerhi MK.nun 853. maddesi uyarınca rehin hakkının varlığı için tek başına yeterli değilse de rehin sözleşmesi Mk.nun 853. maddesine uygun düzenlendiğinden ve MK.nun 857. maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden rehin hakkına öncelik verilmesi isabetlidir. Davacının temyiz itirazları bu nedenle yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (ONANMASINA), 9.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.