 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/4595
Karar No : 1997/8465
Tarih : 16.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ALACAK DAVASI
İKAME ALIM
FOB SATIŞ, CİF SATIŞ
OPSİYON HAKKI
KARAR ÖZETİ: Taraflar arasındaki satışın FOB satış, davacının ikame alımının ise CİF satış suretiyle yapıldığı gözetilerek, gerçek zararın bilirkişiden alınacak raporla belirlenmesi gerekir.
Sözleşmede %5 opsiyon hakkı verildiğinden, satıcının bu oranda eksik mal verebileceği dikkate alınarak, zarardan mahsup edilmelidir
(6762 s. TTK. m. 26, 1138, 1139)
Taraflar arasındaki birleştirilen alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, taraflar arasında 40.000 ton demir çubuk satışı konusunda 28.2.1995 tarihli sözleşme akdedildiğini, sözleşmeye göre ilk parti maldan 14.500 tonunun gönderildiğini, kalan bakiyenin davalının kabulü mümkün olmayan takiplerine itiraz edilmesi nedeniyle gönderilmediğine ve davalının sözleşmeyi haksız yere feshettiğini müvekkilinin ihtiyacı olan malı başka firmalardan karşıladığını, müvekkilinin bu nedenle 102.500 Dolar zarara uğradığını ileri sürerek akreditif ve seyahat masrafı ile birlikte 134.937 Doların tahsilini talep etmiş, birleştirilen dosyada 13.309. 15 Dolar sürastarya ücretinin tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
Dava vekili cevabında, taraflar arasındaki sözleşmenin imzalanmasından sonra ilk parti malın 14.500 ton olarak davacıya gönderildiğini, bu sevkıyatta müvekkilinin, davacının iyi niyetle bağdaşmayan, tehdit niteliğindeki tavır ve davranışları ile karşılaştığını ve büyük güçlükle sevkıyatı tamamlayabildiğini, satışın FOB satış niteliğinde olması nedeniyle davacının Amozonia adlı gemiyi gönderip, M Denizcilik Ltd. Şti.ni acente olarak seçtiğini, yükleme sırasında meydana gelen hasarın müvekkili tarafından giderilmek istendiği halde, bunun kabul edilmediğini ve taahhütname istendiğini, bu taahhütnamenin müvekkili tarafından kabul edilmemesi üzerine acente firmanın konşimento vermeyeceğini ve geminin limanı terk edeceğini bildirip tehdit ettiğini, bunun üzerine müvekkili tarafından tedbir kararı alınarak geminin limanı terletmesinin önlendiğini, ikinci mal sevkıyatından önce müvekkilinin ilk parti sevkıyatında ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle sözleşmenin bazı maddelerinin değiştirilmesini, acente ve gözetim firmasının yeniden belirlenmesini, akreditifte bazı değişiklikler yapılmasını talep ettiğini, bu talebin kabul edilmeyerek akreditifin iptalinin istenmesi üzerine iptal talebinin kabul edildiğini, ilk sevkıyattaki davacının tutumu ve meydana gelen olaylara göre müvekkilinin sözleşmedeki şartların değiştirilmesi yönündeki talebinin haklı olduğunu, davacının kusurlu ve iyi niyetle bağdaşmayan davranışları nedeniyle sözleşmenin devamının yerine getirilmesine izin ve imkan tanımadığını, bu nedenle uğradığı zarar varsa buna katlanmak zorunda olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, sözleşme konusu ikinci parti malın davalı satıcı tarafından teslim edilmediğinin ihtilafsız olduğu, bu hususta kusurlu olmadığını ispat etmesi gerektiği halde ispat edemediği, bu nedenle meydana gelen zarardan sorumlu bulunduğu, sözleşmenin davalı tarafından yerine getirilememesi nedeniyle 25.000 ton malın yüksek fiyatla başka firmadan alındığı, ton başına 4.10 Dolarlık talebin uygun olduğu gerekçesiyle 134.937 Doların dava tarihinden %7 faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, Sürastorya ücretine ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davacı, davalının taraflar arasındaki sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle ikame alım yaptığını, bu nedenle bir ton malda 4.10 Dolar zarar ettiğini ileri sürerek 102.500 Doların tahsilini istemiştir. Bilirkişi raporunda ikame alım nedeniyle davacının zararının ton başına 18 Dolar olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasındaki satış FOB satış, ikame alımla ilgili satışın CIF olduğu anlaşılmaktadır. Bu iki satış arasındaki fark da gözetilmek suretiyle davacının ikame alımla ilgili uğradığı gerçek zararın saptanması gerekir. Bu konuda bilirkişiden ek rapor alınarak davacının zararı belirlenmelidir.
Diğer taraftan taraflar arasındaki sözleşmede 40.000 ton malın satıcının seçim hakkına bağlı olarak %5 fazlası ve eksiğinin verilebileceği kararlaştırılmıştır. Opsiyon hakkı, satıcı olan davalıda olduğundan davalı kararlaştırılan %5 daha az malı verebileceğine göre davacının zararı hesaplanırken opsiyon hakkının mahsubu ile teslim edilmeyen bakiye malın ikame alımından doğan zararın saptanması gerekir. Mahkemece bu yönün gözden kaçırılması usul ve yasaya aykırıdır.
Davacı akreditif masrafı olarak 31.117 Dolar, seyahat masrafı olarak 1.320 Dolar harcama yaptığını ileri sürmüş, mahkemece bu kalemlerin davacının zararı olarak davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Oysa bu taleplere ilişkin alacakla ilgili belgeler ibraz edilmemiştir. Bu nedenle davacıdan akreditif ve seyahat masrafına ilişkin delilleri istenip deliller değerlendirilerek varılacak sonucuna göre bu taleple ilgili bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yön üzerinde durulmadan alacağın sabit olduğu kabul edilerek tahsiline karar verilmesi de isabetsiz, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bendde açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bendde açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına (BOZULMASINA), vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 9.000.000 TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 16.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.