 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1996/9645
K. 1997/6213
T. 16.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI
TEMYİZ USULÜ
BİLİRKİŞİ RAPORU
TEMERRÜT FAİZİ
KARAR ÖZETİ: Temyiz defterine kaydedilmeyen, harcı yatırılmayan dilekçenin; temyiz dilekçesi olarak kabulüne olanak yoktur.
Hakim, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiden görüş almalıdır. Bilirkişi yerine geçerek olayın çözülmesi usule uygun değildir.
Takipten sonraki dönem için, sadece asil alacağa temerrüt faizi uygulanmasına olanak sağlayacak şekilde hüküm kurulmalıdır.
(1086 s. HUMK. m. 275, 286)
(818 s. BK. m. 104)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı Mustafa vekili ve süresi içinde diğer davalılar ile davacı vekillerince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili banka ile davalılardan Nalan arasında imzalanan kredi sözleşmesine göre, adı geçen davalıya kredi kullandırıldığını, diğer davalıların sözleşmeyi kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi ve bu yönde keşide edilen ihtarın sonuçsuz kalması üzerine takibe geçirildiğini, davalıların takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptalini ve %40 tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, kredi borcunun tamamen ödendiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davanın kısmen kabulü ile Bursa 3. İcra Müdürlüğü'nün 1995/1133 sayılı dosyasında davalılardan Nalan'ın itirazının 45.898.122 TL.lık, diğer davalıların itirazının 26.970.613 TL.lık kısmının iptaline ve bu miktarlara takip tarihinden itibaren %96 oranında faiz yürütülmesine, kabul edilen asıl alacağın %40'ı oranındaki icra inkar tazminatının her bir davalıdan ayrı ayrı tahsiline, reddedilen asıl alacağın %40'ı oranındaki kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1- Davalılardan Mustafa vekili, davacı vekilinin temyizine karşı düzenlediği cevap dilekçesinde, hükme ilişkin itirazlarını da ileri sürmüş ise de, söz konusu dilekçenin temyiz defterine kaydedilmediği gibi harcının da yatırılmamış olduğu anlaşıldığından, davalı Mustafa vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
2- HUMK.nun 275. maddesine göre hakim çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişiden görüş almalıdır. Aynı Kanunun 286. maddesine göre de hakim, belirtilen bilirkişi görüşüyle bağlı olmamakla beraber, bu tür hallerde hakimin bilirkişi yerine geçerek olayı çözmesi de usule uygun düşmez. Banka kredi işlemleri nedeniyle kredi borçlusu ve kefillerin sorumlu oldukları miktarların belirlenmesi işinin de özel ve .teknik bir bilgiyi gerektiren hallerden olduğu kabul edilmelidir. Mahkemece uzman bilirkişiden rapor alınmış, raporun yetersiz ve hatalı olan yönleri yeterince açıklanmadan sözü geçen rapora itibar edilmeyerek re'sen uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmiş, ancak yapılan hesaplamada ayrıntılı ve denetime imkan verecek nitelikte değildir. Bu durumda kredi süreci gözetilerek, hesabın kat edildiği, temerrüt ve takip tarihindeki davacı banka alacağının ulaştığı miktarın belirlenmesi için uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve denetime imkan verecek nitelikte rapor alınıp, Borçlar Kanununun 104/son maddesi uyarınca takipten sonra sadece asıl alacağa temerrüt faizi uygulanmasına olanak sağlayacak şekilde hüküm kurulması gerekirken, bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ Yukarıda (1) sayılı bentle açıklanan nedenle davalılardan Mustafa vekilinin temyiz isteminin reddine. (2) sayılı bentle açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalılar Nalan ve Çetin vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün (BOZULMASINA), peşin harçların istek halinde iadesine, 16.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.