 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/8577
Karar No : 1997/2877
Tarih : 26.3.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İTİRAZIN İPTALİ
KREDİ SOZLEŞMESİ
KEFİLİN SORUMLULUĞU
BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ
KARAR ÖZETİ: Kefiller, asıl borçlunun davacı Bankaya karşı doğmuş ve doğacak borçlarını teminatı olmak üzere taşınmazlarını ipotek etmiş olup; kendi kefaletlerinin teminatı için ipotek vermedikleri nden, Bankanın, İİK.nun 45. maddesinde öngörülen, önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapma zorunluluğu yoktur.
Ancak; davacı Bankanın müşteri senetlerini tahsil edip etmediği, tahsil edilmeyen senetlerden borçluların haberdar edilip edilmediği tahsil ve protesto aşamasında davalıların borcu arttıracak eylemi olup olmadığı, senetlerin takip ve tahsilinde Bankanın varsa kusurlu davranışının borcu ne miktar artırdığı hususlarında uzman bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekir. Bankanın, bu haller de sorumlu olacağına ilişkin sözleşme maddesinin, BK.nun 98. maddesinin yolması ile BK.nun 44. maddesi karşısında olaya uygulama olanağı yoktur.
(2004 s. İİK. m. 45, 67)
(818 s. BK. m. 44, 98)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılar vekilince duruşmalı Olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı ... Gıda Koll.Şti. arasında akdedilen kredi sözleşmesinin kefilleri olan davalıların 1. ihtarname keşide edilmesine rağmen borçlarını ödemediklerini, takibe itiraz ettiklerini, itirazların sözleşmeye aykırı olduğunu ileri sürerek davalıların itirazlarının iptaline, %40 icra inkar tazminatına karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili cevabında, müvekkillerinin kredi sözleşmesinin kefili olduklarını, Aydın Özer'in kredi borcuna teminat olmak üzere taşınmazını bankaya ipotek ettiğini, davacının ipoteğe dayanarak ve kefilleri hakkında iki ayrı takip yapmasının mükerrer tahsile yönelik olduğunu, davacının elinde 647.000.000. TL.lık müşteri çek ve senedi bulunduğunu, bunlardan tahsil edilenlerin zamanında mahsup edilmeyerek fazla faiz ve masraf yürütüldüğünü, bazı çeklerin zamanaşımına uğratıldığının, uyuşmazlık yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacı bankanın takip tarihi itibariyle alacağının 1.031 .386.439.TL. olarak saptandığı, sözleşmenin 34/2. maddesi uyarınca %168, 48 oranındaki faiz talebinde usulsüzlük bulunmadığı,davacı bankaya teminat olarak verilen çeklerin banka tarafından takibe konulduğu, ancak tahsilat yapılamadığı, kefiller hakkında takip yapılmasının tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla kanuna aykırı olmadığı gerekçesiyle davalıların itirazının iptaline, takibin 715.716.100.TL. asıl alacak 31 5.670.339.TL. faizi ve ferileri olmak üzere toplam 1 .031386.439.TL. üzerinden devamına, asıl alacağın %40'ı 412.554.575.TL. icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekilince temyiz edilmiştir.
1- Davalılar, davacı banka ile dava dışı ... Gıda Koll.Şti. arasında imzalanan kredi sözleşmelerinin kefilidirler. Müteselsil kefil olan davalılar ... Gıda Koll.Şti.nin davacı bankaya karşı doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olmak üzere taşınmazlarını banka lehine ipotek etmişlerdir. Kefiller kendi kefaletlerinin teminatı olmak üzere ipotek vermediklerinden bu durumda İİK.nun 45. maddesinde öngörülen önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapma zorunluluğu bulunmamaktadır. BK.nun 487. maddesi uyarınca alacaklı banka ipoteği nakde tahvil ettirmeden önce kefil aleyhinde takip yapabilir. Davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları bu nedenle yerinde değildir.
2- Davalılar taraflar arasında ihtilaf çıktığında davacı banka elinde 647.000.000TL.Iık müşteri çek ve senedi bulunduğunu, bunların bir kısmının zamanında takibe konulmayarak zamanaşımına uğratıldığını, bankanın kusurlu davranışından dolayı sorumlu olmayacaklarını belirtmişlerdir. Davalının müşteri çek ve senetlerine yönelik savunması bilirkişi raporunda ve mahkeme kararında açıklığa kavuşturulmamış, akıbeti araştırılmamıştır. Her ne kadar sözleşmenin 11/3. maddesinde "bankaya terhin veya temlik edilmiş senetleri, bankanın tahsile koyup koymamakta, tahsil edip etmemekte, protesto edip kanuni takip yapılmasında tam bir serbestiye sahip olduğu, keyfiyeti müşteriye ihbar yükümlülüğü bulunmadığı, zamanaşımına uğramasından dolayı sorumlu olmayacağı" hükme bağlanmışsa da, BK.nun 98. maddesi yollamasıyla olaya da uygulanması gereken BK.nun 44. maddesi gereğince davacı bankanın borçluların durumunu ağırlaştırmaması, ağırlaştırması halinde ağırlaştırma oranınca sonucuna katlanması gerektiğinden. bu durumda sözleşmenin anılan hükmüne dayanarak bankanın sorumlu olmayacağına ilişkin görüş ve kabul isabetli değildir. Bu durumda mahkemece, davacı bankaya terhin veya temlik edilen 647.000.000TL.Iık senetlerin tahsil edilip edilmediği, tahsil edilmeyen senetlerden borçlunun haberdar edilip edilmediği, bu senetlerin ibraz, tahsil ye protesto keşidesinde, davalıların borçlarını artıracak bir eylemi bulunup bulunmadığı, bu çek ve senetlerin takip ve tahsili ile ilgili bankanın varsa kusurlu hareketinin borcu ne miktarda artırdığının konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekir. Mahkemenin bu yönleri gözden kaçırarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ Yukarıda (1) nolu bentle açıklanan nedenlerle davalıların diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentle açıklanan nedenlerle hükmün davalılar yararına (BOZULMASINA), vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalılar yararına takdir olunan 9.000.000.TL. duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.3.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.