 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/7478
Karar No : 1996/9390
Tarih : 23.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av.Sebahattin B... ile davalı vek.Av.Akın K...'nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, konuşulup düşünüldü.
KARAR
Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.12.1993 tarihli karar Dairemizin 16.2.1996 tarihli kararı ile davalı vekili tarafından ileri sürülen zamanaşımı defi üzerinde durulup bu hususta bir karar verilmeden .işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulmuştur. Bu bozma kararına uyan mahkemece verilen 23.5.1996 tarihli kararda ise taraflar arasındaki danışmanlık anlaşmasının 31.12.1996 tarihine kadar sürüp, bu tarihte ortaklığın son bulduğu, davacının 9.10.1992 tarihli dilekçesinde taleplerinin 1985 yılına ait olduğunu ikrar ettiği B.K.nün 126/4 maddesine göre ortaklar arasındaki her türlü davanın 5 yıllık zaman aşımına tabi olduğu, davacı tarafından yapılan takiplerin ise zamanaşımı süresinden sonra yapıldığı gerekçeleri ile davanın zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir.
Ancak, mahkeme hükmüne dayanak yapılan ve davacı vekili tarafından verilen 9.10.1992 tarihli cevaba cevap dilekçesinde davadaki taleplerinin 31.12.1986 tarihinden önceye müteallik olduğu bildirilmiştir. Hal böyle iken mahkemenin, davacı taleplerinin 1985 yılına ait olduğunu ikrar ettiği yolundaki gerekçesi davacının açıklamasına uygun düşmediği gibi, Ankara 9.icra Müdürlüğünün 1991/4450 sayılı dosyasındaki takip tarihinin 18.7.1991 olduğu hususu da gözden kaçırılmıştır. öte yandan karar yerinde davacı vekilinin ısrarla ileri sürdüğü B.K.nün 135 ve 136 maddeleri hükümlerinin uygulanma yeri tartışılıp değerlendirilmemiş, iddiaya konu taraflarca açılan davalar yeterince incelenmemiş ve bu konuda da bir gerekçe tesis edilmemiştir. Mahkemece yukarıda açıklandığı üzere hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 6.000.000.-TL. duruşma vekalet ücretinin davalı taraftan tahsili ile davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 23.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.