 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1996/3017
K. 1996/9768
T. 7.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEMSİL YETKİSİ
YETKİSİ OLMAKSIZIN İMZA
KARAR ÖZETİ : Dava ve takip konusu çek, davacı şirket ortaklarından birisi tarafından keşide edilmiştir. 7TK.nun 321/3. maddesinde, anonim şirket adına tanzim edilecek evi-akın geçerli olması için ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça temsile yetkili olanlardan ikisinin imzasının gerekli olduğu hükme bağlanmıştır. Davacı şirket ana sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadığından, yalnızca bir ortak tarafından imzalanan çek, şirketi sorumluluk altına sokmaz. Ancak, temsil yetkisi olmayan ortağın T17K.nun 590. maddesi uyarınca şahsen sorumlu tutulması mümkündür.
(6762 s. TTK. m. 321/3, 590)
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalılardan Hasan vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; davalılardan İsmail'in, müvekkili şirketin yetkili temsilcisi olmadığı halde, şirket adına çek düzenleyerek davalıya verdiğini, 1990 tarihine kadar yönetim kurulu ve organları bulunmayan şirketin gözetim kurulunun 1990 yılında seçildiğini, davalıların birlikte hareket ederek, sahte olarak düzenledikleri çeki takibe koyarak takibi kesinleştirdiklerini, çekin 1987 yılında düzenlendiğini, bu tarihte davalının şirketi adına çek keşide etme yetkisi bulunmadığını, şirket muhasebe ve kayıtlarında da davalı Hasan'a borç görünmediğini ileri sürerek, dava ve takip konusu çekin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Hasan vekili cevabında, davacı vekiline vekaletname verenin şirketi temsile yetkili olmadığını, bu nedenle taraf ehliyeti bulunmadığını, müvekkilinin davacı şirketten alacağına karşılık çeki aldığını, sahtecilikle ilgili açılan dava sonucunda davalıların beraat ettiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacı şirketin ana sözleşmesi uyarınca şirketi bağlayacak, borç altına sokacak işlemlerin şirketi temsile yetkili iki kişi tarafından imzalanması gerektiği, davaya ve takibe konu çekte davalı İsmail'in imzasının bulunduğu, davalı Hasan'ın davacı şirkete ortak olduğuna, borç para verdiğine ilişkin belge ibraz edilmediği gerekçesiyle, davacı şirketin takibe konu çekten dolayı davalılara borçlu olmadığının tesbitine karar verilmiş; hüküm, davalı Hasan vekilince temyiz edilmiştir.
Dava ve takip konusu çek, davacı şirket ortağı İsmail tarafından keşide edilmiştir. Türk Ticaret kanununun 321. maddesinin 3. fıkrasında, anonim şirket adına tanzim edilecek evrakın geçerli olması için ana sözleşmede aksine hüküm olmadıkça temsile yetkili olanlardan ikisinin imzasının gerekli olduğu hükme bağlanmıştır. Davacı G..-Metal A.Ş.'nin ana sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadığından, sadece İsmail tarafından imzalanan çek, şirketi sorumluluk altına sokmaz. Ancak, temsil yetkisi olmayan ortağın TTK.nun 590. maddesi uyarınca sorumlu tutulması mümkündür. Mahkemece bu yönler gözetilerek davanın kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenden alınmasına, 7.11.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.