 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1996/1521
K. 1996/9702
T. 5.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
VADE FARKININ NİTELİĞİ
BORÇLARIN FERİLERİNİN SÜKUTU
KARAR ÖZETİ : Fatura içeriğindeki vade farkı tahakkuku ile ilgili kayda itiraz etmeyen borçlunun, geç ödemeden doğan vade farkını ödemesi gerekir.
Vade farkı; faiz ve benzeri nitelik taşımadığından, borçların ferilerinin son bulmasıyla ilgili hükümler uygulanamaz.
(818 s. BK. m. 72, 96, 102, 103, 113, 222)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; davalı şirketin borcunu geç ödemesinden dolayı müvekkili şirket tarafından 721.457.691 TL. vade farkı tahakkuk ettirildiğini, davalının vade farkı ile ilgili faturayı kabul etmemesi üzerine, alacaklarının tahsili için icra takibine geçildiğini, itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek, haksız itirazın iptaliyle takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili savunmasında; asıl alacak ve vade farkı borçlarının bulunmadığını, olayda BK.nun 113. maddesinin Uygulanması gerekeceğini savunarak, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, vade farkına ilişkin koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı tarafından düzenlenen faturalarda, vadeyi geçen ödemeler sebebiyle vade farkı tahakkuk ettirileceği belirtilmiş olmasına karşın fatura içeriğinden olan bu hususa davalı itiraz etmemek suretiyle vadeyi geçen ödemeler yönünden vade farkı istenebileceğinin davanın bilgisinde olduğunun kabulü gerekir. Nitekim, bu konuda yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporda faturalarda yer alan vade farkıyla ilgili meşruhata davalı yanca itiraz edilmemiş olduğu ve vadeyi geçen ödemeler sebebiyle davacının yaptığı hesaplamanın ve bu nedenle talep ettiği miktarın geç ödenen faturalarla uygunluğu saptanmış bulunmaktadır.
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafından düzenlenen faturalarda ve fatura içeriğinden sayılan vade farkı tahakkuku ile ilgili kayda davalının itiraz etmemiş olması, davacıyı vade farkı tahakkuku yönünden haklı kılar. Bu durumda ayrıca taraflar arasında daha önce vade farkı uygulamasının varlığını araştırmaya gerek yoktur. Diğer yandan, vade farkı ile ilgili istem, niteliği itibariyle faiz ya da faiz benzeri niteliğinde bulunmadığından, olayda BK.nun 113. maddesinin uygulama alanının bulunmadığını kabul etmek gerekir.
Bu yönler gözetilip, toplanmış ve toplanacak olan delillerle birlikte değerlendirilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile davanın reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 5.11.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.