 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1996/1484
K. 1996/8486
T. 1.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KREDİ SÖZLEŞMESİ
BORCUN REHİNLE KARŞILANMASI
REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ
MÜTESELSİL KEFİL
KARAR ÖZETİ : Kefilin; alacaklıya karşı, asıl borçluya ait defileri ileri sürme hakkı varsa da; taahhüdün mahiyetine göre hariç kalması gereken defileri ileri süremeyeceğinden, rehinli taşıt başka alacaklılar tarafından haczedilmişse, kredi sözleşmesinin alacaklısı olan bankanın, müteselsil kefil için takibe geçme hakkı vardır.
(818 s. BK. m. 487)
(743 s. MK. m. 857)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkili banka ile dava dışı Halit arasında akdedilen taşıt kredisi sözleşmesinin kefili olan davalının, kredi borcunun ödenmemesi üzerine yapılan ilamsız takibe itiraz ettiğini, itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu ileri sürerek, davalının itirazının iptaline, takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacının borcu rehinle teminat altına aldığını, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapması gerektiğini, rehinli mal alacaklının elinde bulunmayıp borçlu yedinde iken başka alacaklılar tarafından haczedildiğinden davacının rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapma imkanının bulunmadığını, bu şekilde kefilin durumunu ağırlaştıran bankanın kefil hakkında da takip yapamayacağını, müvekkilinin borcunun muaccel hale gelmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacı bankanın kredi borcunun teminatı olarak 43 .... 515 plakalı aracı rehnettiği, rehinli aracın borçlunun elinde iken başka alacaklılar tarafından haczedilmesi nedeniyle rehin hakkının askıda kaldığı, bu durumda davacının ya rehinli aracı geri alıp rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapması ya da rehin hakkından vazgeçerek haciz yoluyla takip yapması gerektiği, davacı bu haklarını kullanmayarak kefilin durumunu ağırlaştırdığı, asıl borçlunun rehin hakkına itiraz etmemesinin kefili bağlamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.
Davalı; davacı banka ile dava dışı Halit arasında akdedilen kredi sözleşmesinin müteselsil kefilidir. Kredi borcunun ödenmemesi üzerine banka tarafından ihtarname keşide edilerek takibe geçilmiştir. Kefil, asıl borçlu elinde bulunan rehinli taşıtın başka alacaklılar tarafından haczedilmesi nedeniyle rehin hakkının askıda kaldığını, bu şekilde kefilin durumunu ağırlaştıran davacı bankanın kefil hakkında takip yapamayacağını, borcun muaccel olmadığını savunmuştur.
BK.nun 497. maddesi uyarınca kefilin, asıl borçluya ait defileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkı vardır. Ancak kefil, taahhüdünün mahiyetine nazaran hariç kalması gereken defileri alacaklıya karşı ileri süremez. Rehin sözleşmesi ile ilgili defi, kefilin taahhüdünün mahiyetine göre hariç kalması lazım gelen bir defidir. Bu nedenle BK.nun 487. maddesi uyarınca müteselsil kefil hakkında takip yapılması mümkündür. Diğer taraftan rehin akdinin MK.nun 857. maddesi uyarınca askıda olması muacceliyeti etkileyen bir durum da değildir. Bu durumda mahkemece davacı bankanın takipte haklı olduğu miktarın gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak saptanması ve hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekir. Yasal bu yönler gözetilmeden yazılı gerekçeyle davanın reddinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 6.000.000.- TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 1.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.