 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1995/9451
K. 1996/3993
T. 18.4.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
FATURA
(Vade farkı)
ALACAK
KARAR ÖZETİ: Vade farkı için talep hakkını faturalarda saklı tutan davacının, alacağı ile ilgili olarak BK.nun 113. maddesinin uygulama yeri yoktur. Çünkü davalı, satın aldığı mallarla ilgili olarak düzenlenen ve kendisine tebliğ edilen faturalardaki vade farkına ilişkin kayıtlara itiraz etmeyerek vade farkını benimsemiştir. Bu durumda mahkemece vade farkından doğan alacakla ilgili uzman bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir.
(818 s. BK. m. 113)
(6762 s. TTK. m. 23/2)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacılar vekili, müvekkilleri şirketler tarafından davalıya satılan ve teslim edilen mallara ilişkin faturalarda vade farklarının aylık %8 ve %8,5 olduğunun belirtildiğini, vade farklarının ödenmemesi üzerine davalıya ihtarname keşide edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını ileri sürerek, toplam 245.283.397-TL.'nın 21.2.1994 tarihinden işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, yapılan satışla ilgili ödemelerin davacı şirketlerin yöneticisi Nihat Hakkı tarafından kabul edilen çeklerle yapıldığını, davacı şirketlerin temsilcisinin ileri tarihli çekleri alırken ve çek tesellüm makbuzları verirken hiçbir ihtirazi kayıt koymadığını ve bu şekilde vade farkından vazgeçtiğini, en son 16.11.1993 tarihli fatura bedeli karşılığı verilen 8 adet çekin de ödendiğini, faturada tek taraflı olarak konulan vade farkıyla ilgili kayıtların müvekkilini bağlamayacağını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre faturalarda davacı tarafından yazılan vade farkı ile ilgili kayıtların davalıyı bağlamayacağı, aksi kabul edilse dahi BK.nun 113. maddesine göre, asıl borç tahsil edilirken ihtirazı kayıt ileri sürülmediğinden vade farkı talep edilmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacılar tarafından davalıya satılan mallarla ilgili düzenlenen faturalarda, fatura tarihinden itibaren 30 günlük ödeme süresi tanımmış ve bu sürede ödeme yapılmaması halinde aylık % 8-8,5 vade farkı uygulanacağı belirtilmiştir. Davalı kendisine tebliğ edilen bu faturalardaki vade farkına ilişkin kayıtlara itiraz etmeyerek vade farkını benimsemiştir (TTK. m. 23/2). Vade farkı için talep hakkını faturalarda saklı tutan davacının alacağı ile ilgili olarak BK. nun 113. maddesinin uygulama yeri yoktur. Bu nedenle mahkemece davacıların vade farkından doğan alacağı ile ilgili uzman bilirkişiden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsizdir.
Sonuç Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), vekili duruşmaya gelen davacı yararına 6.000.000.- TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 18.4.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.