 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1995/6663
K. 1995/7285
T. 21.9.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARDAKİ MENKUL MALLARIN ALACAK VE HAKLARIN HACZİ
ÖZET Kural olarak kıymetli evraka bağlanmış ve devri kabil mal, alacak ve hakların haczi, fiilen el konulması ve muhafazası ile mümkündür. Ancak, haciz ihbarının (yazısının) tebliğ edildiği şirket, borçlu olmayıp, mahcuz hisse senetlerini yasal düzenleme gereği elinde bulunduran üçüncü şahıs durumunda olması halinde, fiilen senetleri görme ve elkoyma zorunluluğu olmaksızın, sadece senetler zikredilerek, 6183 sayılı Yasanın 79. maddesi gereğince, haciz kararı alınıp, haczin üçüncü şahıslara tebliği suretiyle haczi mümkündür. Dolayısıyla böyle bir haczin, satıştan önce olması durumunda, satış bedelinin 6183 sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince garameten taksimine dair hazırlanan sıra cetveli usulüne uygundur.
(6183 s. AAK. m. 21, 79)
(2004 s. İİK. m. 235)
Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Hazine vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili, borçluya ait hisse senetlerini evvelce haciz ihbarnamesi ile haczettiklerini, satış taleplerinin geçerli haciz bulunmaması nedeniyle reddedilmesi üzerine, hisse senetlerinin 8.9.1994 tarihinde fiilen Galata Vergi Dairesi tarafından 19.9.1994 tarihinde haczedildiğini, Vergi Dairesinin haczinin fiili haciz olmaması nedeniyle geçersiz bulunduğundan, satış bedelinin garameten paylaştırılmasına ilişkin sıra cetvelinin hatalı olduğunu, hisse senetlerinin 6183 sayılı Yasanın 77. maddesi yerine, 79. maddesi uyarınca haczedilmiş olmasının, fiili haciz bulunmadığından, hacze iştirak imkanı vermeyeceğini ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini istemiştir.
Davalı vekili, mahcuz mallar paraya çevrilmeden önce haciz konulmuş olması nedeniyle, 6183 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca satış bedelinin garameten paylaştırılacağını, sıra cetvelinin doğru olduğunu belirterek şikayetin reddini savunmuştur.
Mercii hakimliğince; iddia, savunma ve toplanan delillere göre hisse senetlerinin menkul hükmünde olup, fiilen haczi gerektiğinden söz edilerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, satışa konu hisse senetleri üzerinde davalı Vergi Dairesinin geçerli bir haczi bulunup bulunmadığı yolundadır. Galata Vergi Dairesi'nin 13.9.1994 tarihli yazısı ile, borçlu Ç A.Ş.'ne ait hisse senetlerine haciz konulduğu bildirilmiş, bu yazı üzerine de Takas ve Saklama A.Ş. tarafından borçluya dit hisse senetlerine Vergi Dairesinin haciz kaydı işlenmiştir.
Mahcuzlar, Takas ve Saklama A.Ş.'de bulunan ve borçlu (aracı kurum) Ç Menkul Kıymetler A.Ş.'ne ait olan ve borsada işlem görmek üzere üçüncü şahıs anonim ortaklıklarca ihraç edilen hisse senetleridir. Kural olarak kıymetli evraka bağlanmış ve devri kabil olan mal, alacak ve hakların haczi fiilen el konulması ve muhafazası ile mümkün ise de, haciz ihbarının (yazısının) tebliğ edildiği Takas ve Saklama A.Ş.'ne borçlu olmayıp, mahcuz hisse senetlerini yasal düzenleme gereği elinde bulunduran üçüncü şahıs durumundadır. 3. şahısların senetlere zilyet bulunması halinde, fiilen senetleri görme ve el koyma zarureti olmaksızın, sadece senetler zikredilerek, 6183 sayılı Yasanın 79. maddesi gereğince haciz kararı alınıp, haczin üçüncü şahıslara tebliği suretiyle haczi mümkündür.
Bu durumda, Vergi Dairesinin haczinin satıştan önce olması nedeniyle, 6183 sayılı Yasanın 21. maddesi uyarınca satış bedelinin garameten taksimi gerektiğinden sıra cetveli usulüne uygun olup, şikayetin reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
Sonuç Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 21.9.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.