Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1995/10651
K. 1995/9227
T. 3.11.1995

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
ALIM-SATIM SÖZLEŞMESİ
SATILAN MALIN TESLİMİ
FAİZİN BAŞLAMA ZAMANI
 
ÖZET Borçlar Kanununun 210/2. maddesine göre faizin başlama zamanı, satılanın alıcıya fiilen veya hükmen teslimi tarihinde muaccel olur. Dolayısıyla satış bedeline, muacceliyet gününden başlayarak faiz yürütülmesi gerekmektedir. Hatta alıcının yararlanma imkanına sahip olduğu hallerde, satılan şeyin zilyetliğini almakta temerrüde düşmüş olması halinde dahi, satış bedelinin muacceliyetinden önce de işlemeye başlar. Bu nedenle, faturaların davalının defterine kayıt tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde, tarafların tacir olması nedeniyle de faiz oranının reeskont faizi olarak belirlenmesinde ve asıl alacağın bir kısmının ödenmiş olması hususunun icra aşamasında göz önüne alınması yolunda hüküm oluşturulmasında bir yanlışlık yoktur.
 
(818 s. BK. m. 101, 103-105, 210/2)
 
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
 
Dava; tacirler arasındaki alım-satım sözleşmesinden kaynaklanan alacak nedeni ile yapılan icra takibine vaki itirazın iptaline ilişkindir.
 
Mahkemece, dava sabit görülerek, davalıya satılan malın teslimi ile faizin işlemeye başlayacağının veya ayrıca bir ihtara gerek olmadığının BK.nun 210/2. maddesi gereği olduğu kabul edilip, bu yolda faize hükmedilmiştir.
 
Temyiz konusu yapılan taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl alacağa ait faizin istenebilmesi için BK.nun 101. maddesine göre ihtarın gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
 
BK.nun 210/2. maddesiyle; BK.nun 103-105. maddelerinde öngörülen mütemerrit borçlunun temerrüt tarihinden itibaren faiz ödemesi kuralına bir istisna getirilmiş bulunulmaktadır. Özellikle vadeli satışlarda uygulama alanı bulan BK.nun 210/2. maddesi hükmüne göre; malın, alıcının zilyetliğine geçmesi ile birlikte muaccel hale gelen satış bedeline faiz yürütülmesi, adetten olan hallerde ya da alıcı, satılan malın semeresini yahut diğer her türlü hasılatını almak ve hatta istifade etmeye başlama hali dışında, ondan "faydalanma imkanının mevcudiyeti" yeterli görülmekte, bu imkanın gerçekleştiği tarihten itibaren, ihtara ve diğer temerrüt hükümlerini uygulamaya gerek kalmaksızın, bu mal bedeline faiz yürütülmesine olanak tanınmaktadır. Böylece alıcının, hem satılan şeyden ve hem de ödemediği satış bedelinden yararlanması şeklindeki adil olmayan durum, satış bedeline faiz yürütülerek giderilmek istenmiştir. Meğer ki, taraflar mal bedelinin ödenmemesine rağmen faiz yürütülmeyeceğini karalaştırmış bulunsunlar.
 
BK.nun 210/2. maddesine göre; faizin başlama zamanı ise, genelde satış bedeli, satılanın alıcıya teslimi ile veya sözleşmeye uygun olarak teslime arz tarihinde muaccel olduğuna, diğer bir ifadeyle, satılanın alıcıya fiilen veya hükmen teslimi tarihinde muaccel bulunduğuna göre, satış bedeline muacceliyet gününden başlayarak faiz yürütülmesi gerekmektedir. Hatta alıcının yararlanma imkanına sahip olduğu hallerde, satılan şeyin zilyetliğini almakta temerrüde düşmüş olması halinde dahi, satış bedelinin muacceliyetinden önce de faiz işlemeye başlayacağı, doktirnde baskın görüş olarak kabul edilmektedir.
 
Yukarıda açıklanan yasal ve maddi olgular nedeniyle; mahkemece, satış yapılan monitörlerin davalı alıcıya teslimiyle, onun yararlanmasına imkan sağlandığını kabul ederek, hükme dayanak alınan ve dosya içeriğine uygun bilirkişi raporuna göre, faturaların davalının defterine kayıt tarihinden itibaren faiz yürütülmesinde, tarafların tacir olması nedeniyle de faiz oranının reeskont faizi olarak belirlenmesinde ve özellikle, asıl alacağın bir kısmının ödenmiş olması hususunun icra aşamasında nazara alınması yolunda hüküm oluşturulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
 
Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalının yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının (ONANMASINA), onama harcının temyiz edenden alınmasına, 3.11.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06
  • Kısmi Kabul ve Kısmi Red Kararından Sonra 3/4 oranından indirimli icra vekalet ücreti 
  • 26.04.2025 09:11


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini