 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1994/5279
K. 1994/7130
T. 1.7.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İTİRAZIN İPTALİ
ALACAK DAVASI
DAVANIN HASREDİLMESİ
KARAR ÖZETİ İtirazın iptali ile alacağın tahsili; aynı davada birlikte istenemez Yargıç davacı tarafa, davasının itirazının iptali mi yoksa alacak davası mı olduğunu açıklatıp hasrettirmeli ve buna göre davayı da itirazın iptali ya da alacak davası olarak görüp sonuçlandırmalıdır.
(2004 s. İİK. m. 67)
(1086 s,. HUMK. m. 179/3, 75/2, 438/7)
Davacı B A.Ş. vekili ile davalı S San. Ürünleri vekilleri vs. arasında görülen dava hakkında, (Bilecik Asliye Hukuk (Ticaret) Mahkemesi)'nden verilen 10.11.1992 gün ve 30-246 sayılı hükmün bozulmasına ilişkin Dairemizin 10.3.1994 gün ve 2620-2361 sayılı ilamına karşı, davacı şirket vekili tarafından süresi içinde karar düzeltme yoluna başvurulmuş olmakla; dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı vekili; müvekkilinin davalı hakkında yaptığı icra takibine, davalının İcra Tetkik Merciinde dava açmak suretiyle itiraz ettiğini, bu davanın borca itiraz olarak kabul edilip, davalının itirazının iptaline ve alacağının takip gününden başlayan faiziyle alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili; davacının icra takibine karşı yaptığı itiraz sonucu, İcra Tetkik Merciinin davanın açılmasından sonra verdiği kararla icra takibini iptal ettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, yaptırılan bilirkişi incelemesine davalı davalının borçlu olduğunu saptayarak, alacağın faiziyle alınmasına ve icra takibine yönelik itirazın İİK.nun 67. maddesine göre iptaline karar verilmiştir.
Davalının temyizi üzerine Dairemizce "... icra takibine karşı Tetkik Merciine giden ve itirazı haklı görülen borçlunun itirazının iptali istemiyle ve İİK. nun 67. maddesine dayanılarak açılan bu davada, dava koşulu oluşmadığından davanın reddine.." karar verilmesi gerektiğinden sözle mahkeme kararı bozulmuştur.
Bu kez davacı vekilince karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Davacı, itirazın iptaliyle birlikte alacağın tahsilini de istemiştir. Mahkemece itirazın iptali yanında alacağın tahsiline de karar verilmiştir. Oysa, İİY. nın 67. maddesine göre açılan itirazın iptali davası, açılış biçim ve süresiyle doğurduğu sonuçlar bakımından tahsil davasından ayrımlıdır. İtirazın iptali davalarında yargıç, itirazın iptaliyle yetinecek, istem varsa % 40'dan aşağı olmamak koşuluyla inkar ödencesine hükmedecektir. Ayrıca alacağın ve dolayısıyla faizin alınmasına karar verilmeyecektir. Tahsil davasında ise, alacağın ve istem varsa faizin alınmasına ilişkin olarak hüküm kurulacaktır. Böylece itirazın iptali davasıyla alacak davası ayrı ayrı hukuksal sonuçlar doğuran, iki ayrı dava türü olmaları nedeniyle bir arada dava edilmesi olanağı yoktur.
Hem itirazın iptali ve hem de alacağın alınması istemini içeren davalarda yargıç, hangi dava türüne göre karar vereceğini saptayabilmek için öncelikle HUMK.nun 17913 ve 75/2. maddeleri hükümleri doğrultusunda davacıdan hangi seçeneği istediği açıklattırılmalı, sonucuna göre dava koşulları yönünden araştırma ve inceleme yapılarak hüküm kurulmalıdır.
Ne var ki, somut olayda, davacının kambiyo senetlerine özgü yaptığı takibe karşı borçlunun itirazını yerinde gören Tetkik Mercii, takibin iptaline karar vermiş ve bu evreden sonra alacaklı ilamsız takip yoluyla alacağını tahsil yönünde yeni bir takibe girişmemiştir. İtirazın iptali için dava açılmasından sonra icra takibinin iptaliyle icra takibi son bulur. Ortada itirazın iptaline konu yapılabilecek bir itiraz da kalmamıştır. Bu durumda alacaklının açtığı itirazın iptali davasının konusu ortadan kalkmakla artık davacının seçme olanağı da bulunmadığından alacak davası olarak davayı sürdürmesi gerekmektedir.
Mahkemece, davacı alacağı yönünden yaptırılan bilirkişi incelemesiyle alacağın miktarı saptanarak hüküm altına alınmasında bir isabetsizlik yoktur. Ancak, alacağın tahsili yanında konusu kalmayan itirazın iptaline de karar verilmesi yanlıştır. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi için yeniden yargılama yapılması zorunluluğu olmadığından, HUMK. nun 438/7. maddesi gereğince hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. Böylece, mahkeme kararının gerekçesinin değiştirilerek ve hükmün düzeltilerek onanması gerektiği halde, her nasılsa Dairemizce bozulduğu anlaşıldığından, davacı yanın karar düzeltme isteminin kabulü uygun görülmüştür.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle Dairemizin 10.3.1994 gün, 1993/2620 esas, 1994/2361 karar sayılı bozma kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının gerekçesinin anılan biçimde değiştirilmesine ve hüküm fıkrasının bir nolu ben-dinin üçüncü paragrafının ikinci cümlesinde başlayan, "itirazın bu nedenle İİK.nun 67. maddesi gereğince iptaline" sözcüklerinin hükümden çıkarılması suretiyle düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu biçimiyle (ONANMASINA), 1.7.1994gününde oybirliğiyle karar verildi.