 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/4936
Karar no : 1994/6951
Tarih : 28.06.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde Yargıtay Cumhuriyet Savcılığınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, taraflar arasında ticari alışveriş bulunduğunu, davalının müvekkiline olan borcu karşılığı verdiği 176.468.306 TL.lık çekin karşılıksız çıktığını, alınan ihtiyati haciz kararının tatbiki sırasında davalının malvarlığının bulunmadığının, mevcudunun borçlarını karşılamadığının anlaşıldığını ileri sürerek, İ.İ.K.nun 177. maddesi gereğince davalının iflasına karar verilmesine talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davalının haciz halinde olduğu, ödemelerini tatil ettiği, haczedilen mallarının borçlarını karşılamadığı gerekçesiyle davalının iflasına karar verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşen karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 7.4.1994 tarihli talepnamesi ile kanun yararına temyiz edilmiştir.
1- Tacir sıfatı iflas davasının bir unsuru olup, şart tahakkuk etmedikçe iflasa hükmedilemez. Samsun Ticaret Sicil Memurluğunun 11/8/1992 tarih ve 3241 sayılı cevabı yazısında davalının ticaret siciline kaydolunma zorunluluğu yoksa da, mahkemece davalı borçlunun Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tacir sayılıp sayılmadığının, yani iflası tabi şahıslardan olup olmadığının re'sen incelenmesi gerekirken, bu yönde araştırma yapılmadan hüküm kurulması isabetsizdir.
2- İcra İflas Kanununun 160. maddesine göre iflas isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplantasına kadar olan masraflardan sorumludur. Mahkemece, masrafların peşin verilmesini ister. Bu hükme göre mahkemenin borçlunun iflasına karar verebilmesi için davacı alacaklıya ilk alacaklılar toplantısına kadar kanunen yapılması lüzumlu işlem ve tebliğ masraflarına ait parayı masraf avansının yatırılmaması halinde iflas davasının reddine karar vermesi gerekirdi.
Bu nedenle mahkemenin anılan yasa hükmünde belirtilen masrafları avans olarak mahkeme veznesine ödettirmeden borçlunun iflasına karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3- İ.İ.K.nun 177/son maddesi hükmünce iflas talebinin aynı yasanın 166. maddesinin 2. fıkrasındaki usulle ilan edilmesi gerekir. İlan ve borçlunun diğer alacaklılarına davaya müdahale ve itirazla, borçlunun iflasını gerektiren bir hal bulunup bulunmadığını ileri sürme imkanı tanınmış olur. Borçlunun diğer alacaklılarına bu imkan verilmeden iflasına karar verilmesi anılan yasa hükmüne aykırıdır.
4- Davalı vekilinin dosyaya ibraz ettiği vekaletnamesinde, iflas davasını kabul yetkisi yoktur. İflasın kamu düzeni ile ilgili sonuçları ve kısıtlamaları dikkate alındığında borçlu vekilinin vekaletnamesinde iflas davasını kabul için özel yetkisinin bulunması gerekir. Davalı vekilinin vekaletnamesindeki davayı kabule ilişkin genel mahiyetteki yetkisi ile davayı kabul etmesi geçerli bir kabul olmadığı gibi, İ.İ.K.nun 165. maddesi gereğince iflasın açıldığı gün ve saatin de kararda açıklanması gerekirken, açıklanmaması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Yukarıda (4) bent halinde açıklanan nedenlerle Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 19.8.1992 tarih, 1992/424 esas, 1992/374 karar sayılı hükmün HUMK.nun 427/6. maddesi uyarınca hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, bozma kararının tasdikli bir örneğinin gereği için Adalet Bakanlığına gönderilmesine 28.06.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.