 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/9039
Karar No: 1994/10100
Tarih: 27.10.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Avukat M. M. ile davalı asil K. S'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davalı, dava dışı F. G. ile davacı T. E. B. arasında akdedilen kredi sözleşmelerinin müteselsil kefili olup, ayrıca bu sözleşmelerin teminatı olarak toplam 35.000.000 TL. limitli gayrimenkul ipoteği verdiği anlaşılmaktadır. Kredi sözleşmelerine müteselsil kefil olarak imza koymuş olan kişi, kefalet borcunun teminatı olarak değil, kredi borçlusunun davacı bankaya olan borcunun teminatı olarak değil, kredi borçlusunun davacı bankaya olan borcunun garantisi olarak, ayrıca gayrimenkul ipoteği verilmiş olabilir. Bu yön gerek kefalet ve gerekse ipotek borçlusu olarak kişiyi takip ve davaya maruz bırakabilir. Somut olayda bu nedenle, asıl borçludan kredi ilişkisi alacağını tahsil edemeyen davacı bankanın tahsilde tekerrüre meydan verilmemek koşuluyla alacağının tahsili yönünden ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapacağı takibin yanı sıra ilamsız takip yoluna başvurmasında herhangi bir yasal engel bulunmamaktadır. Mahkemece itiraza konu icra takibi nedeniyle davalı kefilin sözleşmede belirtilen kefalet limiti ile birlikte temerrüdünün sonuçlarından da sorumlu olacağı gözönünde tutularak, hesabın katı tarihinde asıl borçlunun davacı bankaya kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunun ne kadar olduğunun saptanması, davalı kefilin yukarda belirtildiği üzere kefalet ettiği miktarların temerrüdü sebebiyle ulaştığı meblağın uzman bilirkişi aracılığı ile banka defter ve kayıtları üzerinde yaptırılacak ayrıntılı inceleme ile belirlenip Yargıtay denetimine imkan verecek şekilde detaylı rapor alınması ve uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmekte olup, ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takibe itiraz üzerine açılan davada anılan bilirkişi raporu, değinilen hususları içermemesi sebebiyle yeterli sayılamaz. Bu itibarla, yukarıda açıklandığı şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan, yasal olmayan gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde görülen temyiz itirazlarının kubulü ile hükmün BOZULMASINA, vekili duruşmaya gelen davacı bankaya yararına takdir olunan 750.000 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı bankaya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine 27.10.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.