 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/6656
Karar No: 1994/7631
Tarih: 12.07.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davalı borçlu ile davalı banka arasında Uluslararası geçerli visa kredi kartı sözleşmesi yapılmıştır. Sözleşmenin 10. maddesinde, "visa kredi kartı"nın mülkiyeti bankaya aittir. Üye, kart üzerinde tahrifat yapılmasından sorumludur. Kartın kaybolması ya da çalınması halinde üye, bankanın kartı için yaptırdığı sigorta sistemlerinden yararlanır. Uluslararası geçerli kartlar için sigorta limiti 5.000.000 TL. dir. Sigorta ihbarının yapıldığı andan 24 saat öncesi ile 72 saat sonrasını kapsar. Üye sigorta kapsamını aşan harcamalardan sorumlu olup, bu konudaki itirazlarından peşinen feragat ettiği biçimde düzenlenmiştir.
Somut olayda, Uluslararası visa kredi kartını davacı 12.2. 1991 gününde çaldırdığı, davalı bankaya hemen teleksle bildirdiği, davalı bankanın da durumu visa kayıp kartlar sistemine (Visa International exception file) bildirdiği, buna karşın onüç gün sonra 25.2.1991 gününden başlayıp, 22.8.1991 gününe kadar çalınan bu karta davalı 9.026,52 ABD Doları harcama yapıldığı, harcamaların limit altı harcamalar olarak gerçekleştiği, kredi kartının Polonya'da alışveriş sırasında yakalanarak kullanılmaz hale getirildiği, davacının polis onaylı bir kayıp belgesi ibraz edememesi nedeniyle sigorta limiti olan 5.000.000 TL.yı alamadığı anlaşılmıştır.
Bankalar kredi kartı verirken, kredi üye sözleşmesi yaparken, gerekli dikkat ve özeni göstermek zorundadır. Zira, bankaların gördükleri hizmetin bir gereği olarak tüm önlemleri düşünmek ve hizmetlerini yüksek düzeyde bir güvence ortamı içinde yürütmekle yükümlüdür. Banka müşterisi üyenin de objektif ölçüler içinde davranması ve özellikle kötüye kullanma olasılığı olan kredi kartının rızası dışında elinden çıkması durumunda bankaya hemen bildirimde bulunması gerekmektedir. Bu sayede bankalara gerekli önlemlere başvurma olanağı sağlanmalıdır.
Buna koşut olarak yanlar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde öngörülen biçimde çalıntı kayıp ihbarının yazılı olarak vurgulanmasından sonra, 10. maddede ki sigorta kapsamını aşan harcamalardan üyenin tek başına sorumlu olacağı yolundaki hüküm B.Y.nın 99. meddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı bankayı yukarıda açıklanan yükümlülüklerinden dolayı soorumluluktan kurtarmaz. Gerçekten, üye sorumluluğunun süresiz olarak kabülüne olanak yoktur. Bunun makul, objektif bir süreyle sınırlandırılması uygun olacaktır. Banka ile sigorta şirketi arasında yapılan sözleşmede sigorta ihbarının yapıldığı andan 24 saat öncesi ile 72 saat sonrasını içeren süre yeterli görülmüştür. Bu durumda, kredi sahibinin sorumluluğu, durumun bankaya yazılı teyidiyle, bankanın bildirim yükümlülüklerini (somut olaya özgü yurtdışı kartlar için visa kayıp kartlar sistemine karşı) yerine getirebilmesi için öngörülecek makul bir süreyle sınırlı tutulmalı, bundan sonra ayrı bir değerlendirme konusu olarak ele alınmalıdır. Bu sürenin saptanmasında, bankanın iç ve çağdaş iletişim olanaklarından yararlanma durumu gözetilmelidir.
Öbür yandan banka provizyan almak suretiyle ya da belli limit altındaki miktarlar için işyeriyle yaptığı anlaşma suretiyle provizyon istenmeksizin ödemeleri güvence altına almaktadır. Bir başka deyişle, müşteriye karşı garanti etmektedir. Provizyon, kartın kayıp ve çalıştı olmadığını ve ilgili hamilin istenen tutarı harcayabileceğini ifade etmektedir. Kartla yapılan alışverişlerde üye işyerlerinin belli limit altındaki miktar için kimlik denetimi ve imza teyidi yaptıktan sonra kartı kabul etmeleri ya da belli miktar üzerindeki miktarlar için bankadan provizyon alma yükümlülüklerini yerine getirlememeleri işyeri ile banka arasındaki ilişki sorunu olarak değerlenrilmelidir.
Bu nedenle, yukarıda ayrıntısı açıklandığı üzere davalı bankanın kendisine yapılan çalıntı başvurusundan itibaren gerekli basiret ve özeni gösteri göstermediği somut olaya özgü bildirimden 13 gün sonra başlayıp, 6 ay kadar süre gelen harcama nedeniyle davacının uğradığı zarar ya da zararın artmasıyla ilgili bir kusur izafe edilip edilemeyeceği belirlenmelidir. B.Y.nın 44. maddesi uyarınca birlikte kusurlu sayılıp sayılamayacağı tartışılıp değerlendirilmeli, belirlenen zarar karşılığı ödenceden kusur oranına göre belli edilecek bir miktarın indirilmesi üzerinde durulmalıdır. Yine, limit altı harcamalar nedeniyle bankanın sorumluluğu incelenmelidir.
Yukarıda açıklanan yönler araştırılıp öncelenmeden davalı bankanın, çalınmanın kendisine bildirmesinden sonra sözleşmeye uygun olarak visa kayıp kartlar sistemine bildirdiği, limit altı harcamaların bankaca kontrol etme olanağı bulunmadığından sözle davanın kabulü bozma nedeni sayılmıştır.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle yerel mahkeme kararının (BOZULMASINA), 12.7.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.