 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 1993/2025
Karar No: 1994/2823
Tarih: 25.03.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın zamanaşımı yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle fob olarak satılan ve nakliyesi davacıya ait bulunan malın açılan dava tarihine kadar ayıp ihbarının yapılmaması ile davacının ayıplı malı kabul etmiş sayılmasına göre,
SONUÇ : Davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
TTK.nun 29. maddesi daha ziyade ayıplı mallarla ilgili zamanaşımı süresini belirlemiştir.
Her nekadar davacı vekili davacı dilekçesinde ayıptan bahsetmiş isede, aynı dilekçede malın bozulmasının malların elverişli bulunmaması ve istifleme hatasından ileri geldiğini belirtmiştir.
Dosyada mevcut ekspertiz raporuna göre bahis konusu malın yükleme sırasında ayıplı olmayıp, sandıkların kifayetsiz bulunmasından ve istifleme hatasından ötürü bozulduğu tesbit olunmuştur.
Davalı Mersin'de, davacı ise olay günü yani yükleme günü İngiltere'dir. Dava dosyasındaki belgelere ve işin mahiyetine göre davalı taraf hem taşıyıcı, hemde gönderici durumundadır. Zira, mal üçüncü bir kişi tarafından taşınmış değildir.
Dava dilekçesi içeriğine ve dosya münderecatına göre davalı taraf nem taşıyıcı, hemde gönderici durumundadır. Zira, mal üçüncü bir kişi tarafından tanınmış değildir.
Tesbit edilen bu durumlara göre davacı ile davalı arasında bir taşıma akti bulunduğu anlaşılmaktadır.
Bu şekilde taşıma akti tesbit edildiğine göre zaman aşımının TTK.nun 25. maddesine göre değil TTK.nun 767. maddesine göre belirlenmesi gerekir.
TTK.nun 767. md.de belirtilen zaman aşımı süresi bir yıldır.
Davacı tarafından açılan dava ise, malın bozuk olduğunun tesbit edildiği tarihten itibaren bir yıl geçmeden 11 ay 25 gün içerisinde, açılmıştır. Bu duruma göre zaman aşımı süresi henüz dolmamıştır.
Mahkemece zaman aşımı süresi dolmadığı dikkate alınarak, işin esasına geçilip, gerçek zarar miktarının tesbiti gerekirken, eksik inceleme ile ve zaman aşımı yönünden davanın tezelden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle çoğunluk kararına muhalifim.