 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1992/9997
K. 1993/8033
T. 26.11.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
BORCUN İFA EDİLMEMESİ
SÖZLEŞMENİN (AKDIN) FESHİ
İKİ İHALE ARASINDAKİ FARK
OLUMSUZ (MENFİ) ZARAR
ÖZET Sözleşme davacı tarafça feshedildiğine göre, BK. nun 106/f.2 maddesi hükmü icabı olarak artık müsbet zarar değil, ancak menfi zarar istenebilir.
(818 s. BK. m. 106/1.2)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Davacı vekili; Kurum'un gereksinmesi için açılan ihaleye katılan yedi firmadan davalı yüklenici firmayla sözleşme imzalandığını, ancak davalının yüklenimini yerine getirmemesi üzerine sözleşmenin feshiyle güvencenin gelir kaydedildiğini, aynı malzemeler için ikinci ihaleye çıkarıldığı iki ihale arasında Kurum zararı oluştuğunu bildirerek, Kurum zararının alınmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davacının belirlenen olumsuz (menfi) zararı karşılığı bedelin alınmasına, aşan istemin reddine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı ve davalı yanca temyiz edilmiştir.
Yanlar arasında otomatik şalter alımı konusunda bir sözleşme yapılmış ancak, sözleşmenin süresinde yerine getirilmemesi üzerine davacı sözleşmeyi feshedip, davalının kesin güvencesini irad kaydederek, sözleşme konusu malzemeyi daha yüksek bir bedelle başka bir firmadan satın almıştır. Bu nedenle davacı yönetim, davalının süresinde teslim etmediği şalterlerin başka bir firmadan satın alınması için ödediği miktar ile davalının sözleşme gereği ödemesi gereken bedel arasındaki farkı (i ki ihale arasındaki farkı) yani olumlu zararı istemektedir.
Olumlu zarar isteminde, sözleşme ortadan kalkmaz, asıl edimin yerini, giderim borcu alır. Alacaklı, BK.nun 106. maddesinden kaynaklanan seçimlik hakkını; "aynen ifa" ya da "sözleşmeden dönme" yolunda değil de, "olumlu zarar' için giderim istemeye ilişkin kullanmaktadır. Geçerli sözleşme uyarınca kendi edimini yerine getiren taraf buna karşılık borçludan ediminin yerini tutacak ödence isteyebileceğinden, burada sözleşmenin bozulmasından değil, borc un hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarar söz konusu olmaktadır.
Somut olayda sözleşme, davacı yönetimce feshedildiğine göre, hükümsüz kalan sözleşmeye dayanarak borcun yerine getirilmemesinden doğan zarar istenemez, istenebilecek zarar olumsuz zarardır. Uyulacağına ve yerine getirileceğine inanılan bu sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması, dolayısıyle uğranılan zarar olumsuz zarar olarak tanımlanmaktadır. Olaya özgü anlatımla, davacı yöne tim davalıya güvenerek, o tarihte başkasıyla sözleşme yapma olanağını kaçırmıştır. Başkaşıyla sözleşme yapsaydı, sözleşme bozulmayacak zararda oluşmayacaktı. Böyle bir durumda, mahkemece yapılacak iş, ilk ihalede davalıdan başka teklif verenler olup olmadığı araştırılıp, teklif veren varsa bu fiatla, teklif veren yoksa ilk ihale tarihinde satın alabileceği fiatla fesihten sonra normal sürede yapılacak ikinci ihalede belirlenen fiattaki farka göre olumsuz zararı belirleyip bunu hüküm altına almaktan ibaretti r (Yargıtay Hukuk Genel Kumlu 17.1.1990 tarih, 13-392 E., 1 K.). Mahkemece bu yönler gözönünde tutularak, seçilen uzman bilirkişinin yukarıda gösterilen kural ve ölçütlere göre, düzenlediği raporun benimsenmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle yan vekillerinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan yerel mahkeme kararının (ONANMASINA), harcın davacıdan alınmasına, 26.11.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|