 |
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi
E. 1992/5635
K. 1993/4728
T. 28.6.1993 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVADA SAHTELİĞİN DEF'İ OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ
BELGENİN SAHTELİĞİ
KESİN DELİL
ÖZET Önceki davada hükme dayanak yapılan belgenin daha sonraki uyuşmazlıklarda sahteliğinin öne sürülüp anlaşılması halinde, kesin delil niteliği söz konusu olamaz.
(1086 s. HUMK. m. 195, 202, 209, 237, 445/2)
Taraflar arasındaki menfi tesbit ve istirdat davasının yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği konuşuldu:
Mahkemece, davacı tarafın dayandığı tarihsiz "ibraname"ye taraflar arasındaki ayrı bir borç ilişkisi yönünden çıkan uyuşmazlık nedeniyle Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 1989/376. esas sayılı dosyasında da dayanılmış olduğu ve söz konusu davada anılan ibranamenin varlığı dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve hükmün kesinleştiği belirtilerek, kesin delil niteliğini kazanan belge karşısında bilirkişi raporuna değer verilemeyeceği gerekçesi ile yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
Kararda sözü edilen 1989/376 esas sayılı davada, yargılamanın davalının yokluğunda yürütülüp sonuçlandırıldığı ve anılan belge yönünden herhangi bir inceleme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar taraflar arasında görülen bir başka davada dayanılan belge, verilen hükmün kesinleşmesi nedeniyle içerdiği hususlar itibariyle sonraki günlü uyuşmazlıklarda da kesin delil teşkil ederse de, bu durumda önceki hükme dayanak olan belgenin daha sonra sahteliğinin ileri sürülüp kanıtlanmamış olması gerekir. Somut olayda davalı, davacı tarafından ibraz edilen belge altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ileri sürmüş ve mahkemece bu konuda uzman bilirkişi kuruluna yaptırılan inceleme sonucu alınan ayrıntılı bilirkişi raporunda, belgedeki imzanın davalı Hakkı'nın eli mahsulü olmadığı belirtilmiştir. Davalının söz konusu "ibraname" başlıklı belgenin sahteliğini açacağı ayrı bir davaya konu etmemiş olması, bu davada def'i olarak ileri sürmesine engel teşkil etmez. Nitekim, mahkemece de bu yoldaki savunma doğrultusunda gerekli araştırma ve incelemenin yaptırılmış olduğu görülmektedir.
Bu nedenlerle, davacı tarafın dayandığı belgenin kesin delil teşkil edeceği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA peşin harcın istek halinde iadesine, 28.6.1993 gününde oybirliğiyle karar verildi.
|