 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2006/562
K: 2006/1634
T: 02.03.2006
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Davacı C...; Karabay vd. ile davalı Nüfus Müdürlüğü arasındaki davada Reşadiye Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ve Yargıtay'ca incelenmeksizin kesinleşmiş bulunan 27/4/2004 günlü ve 2003/200 esas, 2004/74 karar sayılı kararın yürürlükteki hukuka aykırı olduğu savıyla Cumhuriyet Başsavcılığının 23/1/2006 gün ve Hukuk 2005/203241 sayılı yazısıyla kanun yararına temyiz edilerek bozulması istenilmiş olmakla, dosyadaki tüm kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde, ölmüş olan babasının nüfus kütüğünde yazılı olan Durmuş adının Ahmet Durmuş olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Aile Nüfus kayıt tablosu içeriğinden davacı C...; Karabay'ın babası Durmuş'un 1320 doğumlu olarak 29/1/1944 tarihinde nüfusa tescil edildiği ve 14/6/1977 günü öldüğü, davacının baba adının da Durmuş olduğu anlaşılmaktadır.
Özel hukuk açısından ad, kişiyi tanıtan ve onu diğer bireylerden ayırmaya yarayan bir kavramdır. Kendine özgü kişiliği ve özvarlığı olan her birey, başkalarından adıyla ayırt edilir, toplum ve ailesi içinde bununla yer alır. Onun içindir ki her kişinin bir adının olması ve adının nüfus siciline yazılması yasayla zorunlu kılınmıştır. Bu zorunluluk aynı zamanda kişinin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir öğesini oluşturan adını özgürce seçmesi ve onunla tanınması için kendisine tanınmış bir temel kişilik hakkıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmış olan adın, kişilik hakları içerisinde taşıdığı önemi gözönünde bulunduran 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasında kişiliği korumaya ilişkin hükümlerle yetinilmeyip (m.23-25), onu ayrıca düzenlemek yoluna gidilmiştir (m.26-27). Buna göre anılan Yasanın 27.maddesi hükmü uyarınca adın değiştirilmesi, ancak haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir ise de kişiye sıkı sıkıya bağlı olan ad üzerindeki bu hakkı, kişinin kendisinden başkası kullanamaz.
O halde somut olayda, yaşamı süresince nüfus kütüğünde yazılı (Durmuş) adını taşıyıp bu adla öldüğü anlaşılan kişinin (babanın) adının değiştirilmesi istemiyle davacı (oğlu) tarafından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerekirken, mahkemece işin esasına girilerek istem gibi hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.
SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan nedenlerle Cumhuriyet Başsavcılığının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK.'nun 427. maddesi gereğince sonuca etkili olmamak kaydıyla kanun yararına BOZULMASINA ve gereği yapılmak üzere kararın bir örneği ile dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 2/3/2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.