 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2003/907
K: 2003/1831
T: 13.3.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KARAR İPTALİ
- AKTİF HUSUMET EHLİYETİ
İçtihat Özeti: Yargılama aşamasında malik sıfatını kazanan davacının aktif husumet ehliyetinin varlığı kabul edilerek, davaya bakılıp oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
(634 s. KMK. m. 32, 33)
(2709 s. Anayasa m. 141)
Dava dilekçesinde karar iptali ve genel giderlerin Kat Mülkiyeti Kanununun 20. maddesine göre ödenmesi hususunun hüküm altına alınması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin ,süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Kat malikleri kurulu kararının iptali istemiyle açılan davada, davacının malik bulunmaması nedeniyle aktif husumet ehliyetinin yokluğuna dayalı olarak davanın reddi gerektiği açıklanarak mahkeme kararının bozulmasından sohra, davacının, kiracısı bulunduğu bağımsız bölümü satın alıp mafik sıfatını kazandığı, dosyaya ibraz edilen tapu senedinden anlaşılmaktadır.
Kat Mülkiyeti Yasasının 32. maddesi, bütün kat malikleri ile bunların külli ve cüzi haiefierini, kat malikleri kurulu kararlarına uymakla yükümlü kılmıştır. Bu kararlara razı olmayan kat maliklerinin; aynı Yasanın 33. maddesi hükmü uyarınca dava açma hakları bulunmaktadır. Bağımsız bölümlere sonradan malik olanlar da, Yasanın yukarda açıklanan hükmü gereği, kat maliklerinin daha önce aldığı kararlara uyma yükümlülüğünde olduklarından onların da malik olduktan sonra bu kararlara karşı dava açma hakları mevcuttur.
Esasen böyle bir davanın açılması süreye de bağlı olmadığı gibi Dairenin bozma kararı da; sonradan ortaya çıkan bu, durum nedeni ile karşı taraf lehine usulen kazanılmış bir hak oluşturmaz.
Bu yasal durum ve Anayasanın 141. maddesinde ifadesini bulan "davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması" kuralı da gözetilerek yargılama aşamasında malik sıfatını kazanan davacının aktif husumet ehliyetinın varlığının kabul edilmesi ve davaya bakılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Hal böyle iken davacının aktif husumet ehliyetinin yokluğu nedeni ile davanın reqdine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcınınistek halinde temyiz edene iadesine, 13.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.