 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2003/7859
K: 2003/9102
T: 18.11.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Dava dilekçesinde eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı vekili ile aleyhine temyiz olunan davacı vekili geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
1-HUMK'nun 388 ve 389. maddeleri uyarınca, hüküm sonucu kısmında istek sonuçlarından herbiri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Bu hükümle kararların duraksamaya meydan vermeden infazının mümkün olması amaçlanmıştır.
Oysa mahkeme hükmünde, davacının istek sonuçlarının her biri ile ilgili verilen kararlar ayrı ayrı açıklanmadan ve onaylı projeye aykırı olan hususlar tek tek sayılıp ne suretle eski hale getirilecekleri belirtilmeden, bilirkişi raporuna yollama yapılarak genel bir anlatımla anataşınmazdaki blokların onaylı projeye uygun hale getirilmesine karar vermekle yetinilmiş olması,
2-Kat Mülkiyeti Yasasının 19. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesine göre tavan, taban veya duvar ile birbirlerine bağlantılı bulunan bağımsız bölümlerin bağlantılı yerlerinde, bu bölümlerin maliki ya da birden çok maliki varsa bu maliklerin ortak rızası ile anayapıya zarar vermeyecek onarım, tesis ve değişiklik yapılabilir. Madde hükmünden de anlaşılacağı üzere bu iş için öteki kat maliklerinin razısının alınmasına gerek yoktur. Ancak, yapılan bu işlemlerin anayapıya zarar verecek nitelikte olmaması gerekir.
Anataşınmazın yerinde yapılan incelemesi sonunda düzenlenen bilirkişi raporunda, davalının malik olduğu ve kiracı olarak kullandığı bağımsız bölümlerin büyük çoğunluğunu birbirine bağlayan ara duvarlar kaldırılarak kullanıldığı saptandıktan sonra bu değişiklerin anayapının taşıyıcı sistemine (statiğine) zarar verip vermediği konusunda görüş bildirilmemiştir.
Dava konusu taşınmazın bulunduğu İstanbul-Bağcılar'ın birinci derece deprem kuşağında kaldığı da dikkate alınarak davaya konu bağımsız bölümler arasındaki duvarların kaldırılmış olmasıyla oluşturulan boşluk alanın deprem yüklerinin düşey taşıyıcı sistem elemanlarına güvenle aktarılmasını güçleştiren döşeme boşlukları yaratıp yaratmadığı, başka bir anlatımla bağımsız bölümler içinde yapılan böyle bir değişikliğin betonarme anayapının olası bir depreme dayanıklılığını olumsuz yönde etkileyip etkilemeyeceği konusunda bilirkişilerce, 1.1.1998 tarihinde yürürlüğe giren "Deprem Yönetmeliği" hükümleri çerçevesinde gerekli inceleme ve hesaplamaya yer verilmemiş olması,
Doğru görülmemiştir.
Bu durumda mahkemece yukarıda belirtilen 2 nolu bozma bendine uygun ek bilirkişi raporu alınıp hasıl olacak sonuca göre ve (1) numaralı bozma bendi gereği de gözetilmek suretiyle bir karar verilmelidir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428 nci maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 275.000.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi