 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2003/187
K: 2003/778
T: 17.2.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- VAKFIN DAĞILMASI (SONA ERMESİ)
İçtihat Özeti: Amaçlarını gerçekleştirmek için özgülenmiş hiçbir mala ve hakka sahip olmayan vakfın dağılmasına (sona ermesine) ve kaydının sicilden silinmesine karar verilmelidir.
(4721 s. MK. m. 101, 116)
Davacı V... Genel Müdürlüğü ile davalı B... Araştırma Vakfı aralarındaki vakfın dağılması davasına dair (Fatih 4. Asliye Hukuk Mahkemesi)'nden verilen 11.4.2002 günlü ve 2000/498-2002/207 sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 24.9.2002 günlü ve 2002/7274-8644 sayılı ilama karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur.
Bu isteğin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Dosyada bulunan delil ve belgeleregöre, davacı idare vekilinin aşağıdaki bent haricinde kalan sair karar düzeltme istekleri HUMK.nun 440. maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirine uymadığından reddine,
Ancak;
Davacı V... Genel Müdürlüğünce açılan davada, B... Araştırma Vakfının, gayesini gerçekleştirmek için herhangi bir mal varlığının bulunmadığı ve bu haliyle amaçlarını gerçekleştirmesinin imkansız hale geldiği tespit edildiğinden, 743 sayılı Türk Medeni Kanununun 74/2, 78 ve 81/A madde ve fıkraları uyarınca dağılmasına karar verilmesini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından süresi içir:ıde temyiz edilen karar Dairemiz tarafından onanmıştır. Davacının karar düzeltma istemi üzerine ye
niden yapılan inceleme sonucunda:
Dava konusu B... Araştırma Vaktı, 1990 yılında kuruluşunu tamamlayarak faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Vakıf senedinin 4. maddesine göre gayesi "Kültür hayatımızda önemli etkileri bulunan tarihi, bedii, kültürel ve sanatsal ve manevi değerleri araştırmak, araştırma neticelerini teşhir etmek, sosyal bilimlerdeki en son gelişmeleri takıp ederek milli kültürümüze etkilerini ve araştırma neticelerini teşhir etmek, sosyal etkilerini ve araştırma.neticelerini kamuya mal etmek, bu konuda araştırma yapanları desteklemek, vaktın gayesine paralel çalışmalarda bulunan devlet daireler, üniversite ve kuruluşlarla işbirliği yaparak bilgi ve teknik alışverişinde bulunmak" olarak açıklanmıştır. Vakıf bu-amaçlarını gerçekleştirmek için 7.000.000. TL. nakdi sermaye ile kurulmuştur. Davalı vaktın denetime tabi tutulduğu 1999 yılının ilk on bir ayı sonunda 7.571.378.512 TL. borçlu bulunduğu, bunun dışınd,a menkul veya gayrimenkul herhangi bir malının bulunmadığı vakıf senedi, bilançolar, inceleme raporları ile birlikte tüm dosya içindeki belgelerin incelenmesinden anlaşılmıştır.
Dava konusu vakıf, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmuş bir vakıftır. Vaktın kurulduğu zamanda yürürlükte bulunan Medeni Yasanın 73. maddesinde; vakıf, başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere, bir malın belli bir gayeye tahsisi olduğunu öngörmektedir. 4721 sayılı yeni Türk Medeni Kanunu'nun 101. maddesinde de vakıflar, gerçek ve tüzel kişilerin yeterli mal ve hakları belirli ve sürekli bir amaca özgülemeleriyle oluşan tüzel kişiliğe sahip mal topluluklarıdır biçiminde tanımlanmıştır. Bu maddenin Hükümet Gerekçesinde, vaktın kurulmasının, sadece mal ve haklarının özgülenmesiyle değil, "yeterli" mal ve hakların özgülenmesiyle olacağı vurgulanmış, yine vaktın tüzel kişiliğe sahip mal topluluğu olması niteliği de, vaktın tanımında bir unsur olarak belirlenmiştir. İslam Hukukunda vaktın tarifi ve mahiyeti ihtilaflıdır. Türk Hukukçularının tercih- ettikleri tarife göre vakıf, "Menfaati
insanlara ait olmak üzere bir ayn'ı, Allah'ın mülkü olarak saklamak, temlik ve temellükten menetmektir". Bu tanımlamadan da anlaşılacağı gibi vaktın üç önemli unsuru vardır. Bunlardan birincisi: vaktı yapan kimse ve bunun irade beyanı, ikincisi ve en önemlisi vaktın konusunu teşkil eden mal, 3.unsur ise vaktın temin edeceği fayda ve bundan yararlanacaklar olarak ifade etmek mümkündür. Bu üç unsurun bulunmadığı hallerde hukuken bir vakıftan söz etmek olanaksızdır. (Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar - İdare Hukukunun Umumi Esasları Cilt ii, sayfa 664-665). Bir vakfın kuruluş aşamasında sahip olduğu koşulları sonradan kaybetmesi onun dağılması sonucunu doğuracağında şüphe yoktur. Şunu da özellikle belirtmek gerekir ki bir vaktın, amaçlarını gerçekleştirmesi onun, hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde ve sürekli olarak gayesine özgülenmiş bir mal veya hakka sahip olmasıyla mümkündür. Sürekliliği bulunmayan ve bunu sağlayacak herhangi bir hukuki alt yapıya sahip olmayan yardım veya hayır kuruluşunu vakıf saymak imkansızdır. Türk Medeni Kanununun vaktın nihayete ermesi başlığını taşıyan 81/A maddesini ilk fıkrasında,gayesinin tahakkuku imkansız hale gelen vaktın kendiliğinden dağılmış olacağı hükmü yer almaktadır. Yasada vaktın dağılmış olması kendiliğinden gerçekleşecek bir olgu olarak gösterilmiş ise de, uygulamada bu hususun mahkeme kararına başlanması aranmaktadır. 4721 sayılı yeni Türk Medeni Yasasının "Vaktın sona ermesi" başlığını taşıyan 116. maddesinin birinci fıkrası; amacın gerçekleşmesi olanaksız hale geldiği takdirde vakıf kendiliğinden sona erer ve mahkeme kararıyla siciiden silinir hükmünü öngörmektedir. Yasanın bu hükmünün, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 8. maddesinin 2. fıkrasıyla birlikte değerlendirildiğinde kamu düzenine ilişkin bulunduğu şüphesizdir.
Yukarıda da etraflıca değinildiği gibi B... Araştırma Vaktı müfettiş raporlarına göre herhangi bir mal varlığına sahip olmadığı gibi denetim yılı itibariyle borca batık durumundadır. Dava açıldıktan sonra vaktın dağılmasını önlemek için bir miktar bağış toplaması onun bu özelliğini değiştirmeye yetmez. Bir vaktın hukuki varlığını ve işlevlerini sürdürmesi, başkalarının insaf ve merhametine bağlı bulunan bağışlarla sağlanamaz. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarında, vakfın Ekonomik gücünün, gayenin gerçekleşmesine imkan vermeyecek bir duzeyde olduğunun anlaşılması halinde dahi, dağılması için yeterli görülmektedir. Bu itibarla, amaçlarını gerçekleştirmekiçin özgülenmiş hiçbir mala ve hakka sahip olmayan bu vakfın dağılmasına (sona ermesine) ve kaydının siciiden silinmesine karar verilmesi gerektiği yönünden yerel mahkeme hükmünün bozulması yerine hata sonucu onandığı bu defa yapılan incelemeden anlaşıldığından davalı idare vekilinin bu hususa yönelik karar düzeltme isteminin kabulüne, Dairemizin 24.9.2002 gün ve 2002/7274-8644 sayılı onama kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün yukarıdagösterilen gerekçelerle (BOZULMASINA), temyiz onama harcı ile karar düzeltme red harcının istek halinde düzeltme isteyeneiadesine, 17.2.2003 tarihinde karar verildi.