Hukuki.NET

T.C
YARGITAY
18. HUKUK DAİRESİ
E: 2003/185
K: 2003/1882
T: 18.03.2003

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


  • ADIN İPTALİ
  • KİŞİLİK HAKKINA SALDIRI
İçtihat Özeti: Nüfus kütüğüne tescil edilmiş bir adın iptali, kişiyi adsız bırakmak ve Anayasayla güvence altına alınmış bulunan temel kişilik hakkına saldın sonucunu doğurur.
1587 s. NüfusK/16, 46
4721 s. MK/23-27,339
Davanamede nüfus kütüğünde kayıtlı adın iptali istenilmiştir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, hüküm Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Kurtalan Cumhuriyet Başsavcılığınca 21.5.2002 gün ve 2002/66-13 sayılı davanamade, "Ruken" adının 1587 sayılı Nüfus Yasasının 16/4. maddesi ile Nüfus Hizmetleri Kuruluş Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin 77. maddesine göre milli kültürümüze ve yasaya aykırı olduğu yolundaki Nüfus Müdürlüğünün uyarısına karşın, davalı İ.K.'ın ısrarı üzerine kızının bu adla nüfusa tescil edildiği ileri sürülerek, nüfus kaydındaki "Ruken" adının iptal edilmesi istenilmiştir.
Mahkemece, Dairemizin 1992/1023 esas sayılı kararına yollama yapılarak, anne ve baba tarafından çocuklarına milli kültüre, ahlak kurallarına, örf ve adete uygun düşmeyen veya kamuoyunu inciten adların konulamayacağı ilkesine karşın, bu nitelikteki bir adın konulmasında ısrar edildiğinde, nüfus idaresinin böyle bir işlemi yapmaya (çocuğu bu adla nüfusa tescil etmeye) mecbur edilemeyeceği, böyle bir durumda vatandaş ile idare arasındaki ilişkileri düzenleyen kurallara göre ilgili idari merci ve yargı yoluna başvurulacağı gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.
Dava dosyası içindeki belge ve bilgilerden; davalı İ.K.'ın 24.10.2001 doğumlu kızını "Ruken" adıyla aile kütüğüne kaydedilmesi için başvurduğu, çocuğa konulmak istenen bu adın değiştirilmesi konusunda nüfus memurunun uyarısına rağmen babanın çocuğuna aynı adı vermekte ısrar etmesi karşısında tescil işleminin gerçekleştirildiği, diğer yandan idarece 13.5.2002 günlü yazı ile durum Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilerek çocuğun kütükte yazılı "Ruken" adının değiştirilmesinin istendiği, hal böyle iken Cumhuriyet Savcılığınca düzenlenen davaname ile davalının kızının adının değiştirilmesi için değil, iptali istemi ile bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtildiği üzere dava, nüfus kütüğünde kayıtlı adın değiştirilmesi değil iptali istemine ilişkindir. O halde öncelikle böyle bir davanın Cumhuriyet Savcılığınca açılıp açılmayacağı üzerinde durulmalıdır.
Gerek 1587 Sayılı Nüfus Yasasının 16 ve 46 ncı maddelerinde ve gerekse 27.9.2002 tarih ve 24889 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Görev ve Çalışma Yönetmeliğinde "adın iptali" konusunda dava açılabileceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır. Nüfus Yasasının "kayıt düzeltmeleri" başlığını taşıyan 46. maddesinde, ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Savcıları tarafından yaş, ad, soyadı ve diğer kayıt düzeltme davalarının açılabileceği belirtilmiş olup, buna göre Cumhuriyet Savcısı adın düzeltilmesi yada değiştirilmesi için dava açabilecektir. Ancak, nüfus kütüğüne tescil edilmiş bir adın milli kültüre, ahlak kurallarına, örf ve adete uygun düşmeyen veya kamu oyunu inciten nitelikte de olsa- iptali istemi ile dava açamayacaktır. Her nasılsa Cumhuriyet Savcılığınca böyle bir dava açıldığında, mahkemece davanın reddi cihetine gidilecektir. Esasen davanın idari ya da adli yargıya açılmış olması da durumu değiştirmeyecektir. Çünkü iptal, düzeltme ya da değiştirmeden farklı bir işlemdir. Daha açıkçası düzeltme, yanlış yapılan veya gerçeğe aykırı olan bir kaydın yerine doğrusunun yazılması; değiştirme, bir şeyin yerine yenisinin konulması; iptal ise, var olan bir şeyin ortadan kaldırılması -yok kılınması-anlamına gelir ki, nüfus kütüğüne tescil edilmiş bir adın iptali, kişiyi adsız bırakmak ve giderek Anayasayla güvence altına alınmış bulunan temel kişilik hakkına saldırı sonucunu doğurur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1.3.2000 gün ve 2000/18-127 E, 2000/158 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; özel hukuk açısından ad, kişiyi tanıtan ve onu diğer bireylerden ayırmaya yarayan bir kavramdır. Başka bir deyişle ad, kişinin toplum içinde tanınmasının ve bu konuda gerekli düzenin sağlanmasının önemli bir aracıdır. Kendine özgü kişiliği ve özvarlığı olan her birey, başkalarından adıyla ayırt edilir, toplum ve ailesi içinde bununla yer alır. Onun içindir ki, her kişinin bir adı olması zorunlu kılınmıştır. Bu zorunluluk kişinin yaşamıyla özdeşleşen ve kişiliğinin ayrılmaz bir öğesini oluşturan adını özgürce seçmesi ve onurla taşıması için kendisine tanınmış bir temel kişilik hakkıdır. Ad üzerindeki bu hak, Anayasamızda güvence altına alınmış bulunan temel hak ve özgürlükler kapsamında olup, her Türk yurttaşının milli kültür ve çağdaş hukuk düzeni içinde eşit olarak yararlanması ilkesine dayandırılmıştır. Adın temel kişilik hakları içerisinde taşıdığı önemi gözönünde bulunduran 4721 sayılı Türk Medeni Kanunumuzda kişiliği korumaya ilişkin hükümlerle yetinilmeyip (m. 23-25), onu ayrıca düzenlemek yoluna gitmiştir (m. 26, 27). Diğer yandan Türk Medeni Kanununun 339. maddesinin son fıkrası ile Nüfus Yasasının 16. Maddesinin 4. fıkrasında, çocuğun adını koyma hakkı anne ve babaya tanınmıştır.
Kişi adının yukarıda açıklanan niteliği gereği- sürekliliği asıl olmakla birlikte, haklı nedenlerin bulunması koşuluyla değiştirilmesine olanak tanınmış, Türk Medeni Kanununun 27. maddesinde "adın değiştirilmesi, ancak haklı sebeplere dayanılarak hakimden istenebilir" hükmüne yer verilmiştir. Bundan ayrı Nüfus Yasasının 16. maddesinin 4. fıkrasında "milli kültürümüze, ahlak kurallarına, örf ve adetlerimize uygun düşmeyen veya kamu oyunu inciten adların konulamayacağı" hükme bağlanmıştır. Buna göre bir kişinin adı, haklı nedenlerin varlığı ya da Nüfus Yasasında belirtilen kurallara uyulmaması durumunda değiştirilebilir ise de -onun yerine uygun yeni bir ad konulma" dıkça- her ne sebeple olursa olsun doğrudan iptali istenemez. Öte yandan, bu davanın dayanağı olarak gösterilen "Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş Görev ve Çalışma Yönetmeliği" 17.8.2002 gün ve 24849 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 24.7.2002 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlükten kaldırılmış olup, 27.9.2002 tarihinde yürürlüğe giren yeni "Nüfus ve Vatandaşlık Hizmetlerine Ait Görev ve Çalışma Yönetmeliği"nde ise adın düzeltilmesi, değiştirilmesi ya da iptali konusunda herhangi bir hüküm yer almamaktadır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutularak, Cumhuriyet Savcılığınca davalı gösterilen İ.K.'in 24.10.2001 doğumlu kızının aile kütüğüne "Ruken" olarak kaydedilen adının iptali istemiyle açılan davanın reddi gerekirken, Dairemizin 1992/1023-2842 sayılı kararı da yanlış yorumlanmak suretiyle böyle bir uyuşmazlıkta "vatandaşla idare arasındaki ilişkileri düzenleyen genel kurallara göre ilgili idari merci ve yargı yoluna başvurulacağı" gerekçe gösterilerek mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 17.3.2003 gününde oybirliğiyle.karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini