 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2003/11882
K: 2003/1873
T: 17.3.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- VAKIF YÖNETİCİLERİNİN GÖREVDEN ALINMASI
- VAKFIN DAĞITILMASI
İçtihat Özeti: Vakıf yöneticilerinin görevden alınmaları talebiyle açılan davada, hakim her eylemi ayrı ayrı takdirederek, olayın oluş biçimi, aykırılığın niteliği, aykırılıkta ısrar, iyiniyet, ölçülülük, eylem-yaptırım dengesi gibi unsurları dikkate alarak ve bu konuda takdir hakkını da kullanarak karar verir.
Vakfın amaç ve bir kısımfaaliyet alanının, Belediye'ye kanunla verilmiş görevi kapsamında oluşunun, Belediyenin görev ve yetkisine müdahale ve yasaya aykırılık teşkil ettiği söylenemez.
(4721 s. MK. 112, 116)
(Vakıflar Hk. Tüz. 7/1066 s. (25.7.1970 Ta.) m. 23]
Dava dilekçesinde vakfın dağıtılması ve yöneticilerinin görevden alınmaları istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Anayasanın Temel Haklar ve Ödevler konusunu düzenleyen ve ikinci kısmında yer alan 33. madde, "Dernek kurma hürriyeti" başlığını taşımakta ve bu maddenin son fıkrasında, bu madde hükümlerinin vakıflarla ilgifi olarak da uygulanacağı belirtilmektedir. Vakıflara ilişkin kurallar yorumlanırken, kurumun anayasal özelliğinin gözetilmesi, vakıf kurma ve yönetme işlemlerinin, bu özgurlüğü zedeleyecek biçimde sınırlandırılmasına yol açılmaması gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 112. maddesi, mahkemelerin Tüzükte gösterilen sebeplere dayanarak teftiş makamının yapacağı başvuru üzerine, duruşma yaparak yöneticileri işten uzaklaştırılabileceğini öngörmekte, Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 23. maddesinde de uzaklaştırmayı gerektirecek haller sayılmaktadır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verecek olan hakimlere, anılan maddenin hiç bir takdır hakkı tanımadığının kabulü, bu konularda yargıyı, teftiş makamının onay mercii haline getirir; yargılama kavramıyla bağdaşmaz; Tüzüğe aykırı en ufak bir ayrıntı nedeniyle, yöneticilerin görevlerinden alınmaları sonucunu doğurur.
Vakıf yöneticilerinin görevlerinden uzaklaştırılmalarına ilişkin Medeni Kanunun 112. ve Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkında Tüzüğün 23. maddelerinde, mahkemelerce yöneticilerin işten "uzaklaştırılabileceği" ya da görevden "alınabileceği" belirtilmek suretiyle, bu konuda hakimlere takdir hakkı tanınmıştır. Şu halde, hakimin her eylemi ayrı ayrı takdir etmesi, olayın oluş biçimi, aykırılığın niteliği, aykırılıkta ısrar, iyiniyet, ölçülülük, eylem-yaptırım dengesi gibi unsurları dikkate alması gerekir.
Somut olayda vakıf yöneticisi olan davalıların 1999 yılında kasada gereğinden fazla para tutmak suretiyle vakfa ait paraları iyi değerlendirmeyerek vaktı zarara uğrattıkları yine aynı yıllarda bağışlar için Vakıflar Genel Müdürlüğünce bastırılan makbuzları kullanmadıkları ileri sürülüp görevden alınmaları istenmiş ise de; iddia edilen noksanlıkların daha sonra giderilmesi ve ileri sürülen hususların mahiyetleri itibariyle fazla önem arzetmeyeniş ve işlemlere ilişkin olması, hataların telafisi için çaba gösterilmiş bulunması, dava konusu eylemlerin kastedayalı olmayıp mazur görülebilir ihmallerden kaynakIanması ve bu hususlarda davalı vakıf yöneticilerine teftiş makamınca daha önce herhangi bir uyarıda bulunulmamış olması olgusu gözetildiğinde söz konusu eylemler, yöneticilerin görevden alınmalarını gerektirir nitelik ve ağırlıkta kabul edilemez.
Bundan ayrı, davalı Mezarlıklar Vakfının, İstanbul'da bulunan bazı mezarlıkların bakım ve onarımı ile uğraştığı mezar yerleri kazdırdığı Mezarlıklar Müdürlüğü ve ilgili birimlerin bazı ihtiyaçlarını karşıladığı böylece belediyelere kanunla verilmiş yetki ve görevleri üstlendiği bu durumun ise açıkça kanunlara aykırılık teşkil ettiği iddia edilerek dağıtılmasının istenilmesi de, haklı ve yerinde değildir. Şöyle ki; yasaya aykırılık teşkil ettiği belirtilen faaliyetler, davalı vakfa ait senedin 7. maddesinde eğitim sağlık kültür gibi genel amaçlar yanında cenaze yakınlarına her türlü yardımı yapmak, kimsesiz ve muhtaç kişilerin cenazelerini denetlemek, ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği içerisinde ve ilgili mevzuat dahilinde yeni mezarlıklar düzenlemek, mevcutların bakım onarım ve güzelleşmesine yardımda bulunmak şeklinde öngörülen amacına uygun düştüğü gibi 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 116/2. .maddesine aykırılık teşkil eden bir durumda bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 116. maddesinin ikinci fıkrası hükmüne göre bir vakfın dağıtılmasına. karar verilebilmesi için amacının, anılan Yasanın 101. maddesinin son fıkrasına aykırılık teşkil etmesi gerekir. Yargıtay uygulamalarında, kurulan veyakurulacak olan bir vakfın vakıf senedinde, vakfın amacıoa ve bunun gerçekleştirilmesine yönelik olarak, Devletin veya kamu kurumlarının görev ve yetkisinde bulunan hususlara yer verilmesinde yaslil bir engelolmadığı kabul edilmektedir. Zira vakıf, amacının gerçekleşmesi yönündeki tüm çalışmalarını, ilgili yasa ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak ve gerekiyorsa yetkili ve görevli mercilerden, izin almak suretiyle yapmak durumunda olup, amacı, kamu hizmetlerine yönelik bulunan bir vakfın faaliyetlerini de bu çerçevede düşünmek gerekir. O halde davalı vakfın amaç ve bir kısım faaliyet alanının Belediye'ye kanunla verilmiş görevi kapsamında oluşunun, Belediyenin görev ve yetkisine müdahale ve yasaya aykırılık teşkil ettiği söylenemez.
Açıklanan nedenlerle mahkemece yöneticilerin görevden alınmasına ve vaktın dağıtılmasına ilişkin davanın. reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile kanuni gerektirici sebeplere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 17.3.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.