 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2002/871
K: 2002/2768
T: 19.3.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- MÜDAHALENİN ÖNLENMESİ ( Bağımsız Bölümün Onay Alınmadan Pencerelerinin Genişletilerek İşyerine Dönüştürülmesi )
- ESKİ HALE GETİRME ( Bağımsız Bölümün Onay Alınmadan Pencerelerinin Genişletilerek İşyerine Dönüştürülmesi )
- MAHKEME KARARININ KAPSAYACAĞI HUSUSLAR (Hüküm Sonucu Kısmında İstek Sonuçlarından Herbiri Hakkında Taraflara Yüklenen Borç ve Hakların Sıra Numarası Altında Gösterilmesi )
- İNFAZDA DURAKSAMAYA MEYDAN VERMEME (Mahkemenin Hüküm Altına Aldığı Karar )
1086/m.388,389
634/m.19,33
DAVA : Dava dilekçesinde müdahalenin meni, eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün temyiz incelemesi davacı ve karşı davalı Köksal A. vekili ile davalılar ve karşı davacılar İsmail D. vs. vekili tarafından, incelemenin duruşmalı olarak yapılması ise davalılar ve karşı davacılar vekili Av.Yusuf Ziya D... tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz eden davalı Vek. Av.Y.Ziya D... geldi. Aleyhine temyiz olunan davacı adına gelen olmadı. Gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı-karşılık davalı Köksal A. vekili dava dilekçesinde; davalılardan İsmail D'nın maliki bulunduğu depo nitelikli 2 nolu bağımsız bölümüne onaylı projesine aykırı olarak Dr. Kamil Caddesi yönünden giriş kapısı açıp, mevcut pencereyi de genişlettiğini ve bu depoyu tahsis amacına aykırı olarak iş yerine dönüştürdüğünü; davalılar Ayhan ve Kerim Ş'un da yine aynı anayapının bodrumunda maliki bulundukları 1, 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin ortak yer olan koridora bakan duvarlarını kaldırıp koridoru bu bağımsız bölümlerle birleştirdiklerini ve 3 numaralı depoya Dr. Kamil Caddesi yönünden projesinde olmadığı halde kapı ve pencere açıp, diğer 1 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerle birlikte kullandıklarını; davalı İ. Bünyemin Ö'ın da binanın merdivenin s10. kata ulaşan baş kısmını demir kapı ile kapatarak ortak yer olan çatıya çıkışı engellediğini ileri sürerek projeye aykırı olarak yapılan bütün bu değişikliklerin eski hale getirilmesine ve amaca aykırı kullanımların önlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalıların ortak vekili tarafından cevap süresi içerisinde verilen dilekçe ile davacı Köksal A. aleyhine açılan karşılık davada da, 9 nolu bağımsız bölüm maliki olan Köksal A'ın bu bağımsız bölümün iç duvarlarını kaldırmak, pencere ve kapıları genişletmek ve binanın havalandırma boşluğunu bağımsız bölümüne katmak suretiyle projeye aykırı şekilde inşaat ve tadilat yapıp mesken nitelikli bu bağımız bölümü işyeri olarak kullanmaya elverişli hale dönüştürdüğü ileri sürülüp aykırılıkların eski hale getirilmesi ve meskenin işyeri olarak kullanılmasının önlenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Mahkemece yerinde iki kez bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, ilk inceleme sonunda inşaat mühendisi Yaşar Ş. tarafından düzenlenen 6.7.2000 tarihli rapor ile bu bilirkişiden alınan 10.10.2000 tarihli ek rapor yeterli görülmeyerek, inşaat mühendisi Yusuf T. ve Tuncay B'dan oluşan ikinci bilirkişi kuruluna yerinde yeniden yaptırılan inceleme sonunda düzenlenen 20.3.2001 tarihli asıl, 24.9.2001 tarihli ek raporlar esas alınarak hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi kurulunun raporlarında tarafların yukarıda açıklanan iddiaları, onaylı proje de uygulanmak suretiyle incelenip değerlendirilmiş ve bu iddiaların yerinde olduğu sonucuna varılmış ise de, bu iddiaların her birisi yönünden aykırılıkların neler olduğu yeterince belirtilmemiş ve bunların yapıdaki yerleri ve konumları ölçekli bir krokiye bağlanıp açıklığa kavuşturulmamıştır. Ayrıca raporda davacı karşılık davalı Köksal A'ın bağımsız bölümünün iç duvarların yıkılıp kaldırılmış olmasının sakınca teşkil etmeyeceği genel ifadelerle belirtilmiş ise de, son deprem yönetmeliği çerçevesinde ara duvarların kaldırılmasının ana yapının statiğine zarar verip vermediği ölçümleme ve hesaplamaya dayalı olarak saptanmamıştır.
Mahkemece, bilirkişi kurulunun yeterli olmayan ve eksik bulunan incelemesi esas alınarak davacı karşılık davalı Köksal A'ın bağımsız bölümünün pencere ve kapılarını genişlettiği iddia ve tespiti dışında kalan hususlar yönünden aynı doğrultuda tarafların iddialarının kabulü yolunda hüküm kurulmuştur. Köksal A'ın kapı ve pencerelerini genişlettiğine ilişkin iddia ise kararda hiç karşılanmamıştır.
HUMK'nun 388.maddesinin s10. fıkrası uyarınca mahkeme kararlarının hüküm sonucu kısmında, istek sonuçlarından her biri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Aynı Yasanın 389.maddesinde de kararlarda taraflara tahmil ve bahşedilen vazife ve hakların tereddüde mucip olmayacak surette gayet sarih ve açık yazılması gereği ayrıca vurgulanmıştır. Bu hükümlerle sağlanmak istenilen amaç, kararların infazında herhangi bir duraksamaya meydan verilmemesidir.
Yukarıda açıklandığı üzere mahkeme kararı ve bu karara dayanak oluşturan bilirkişi kurulu raporunda tarafların iddiaları, projedeki durum ve tespit edilen aykırılıklar ölçekli bir krokiye bağlanıp açıkça gösterilmemiş ve bazı hususlar yeterince incelenmemiş ve mahkeme kararında davacı-karşılık davalı Köksal A'ın bağımsız bölümünün pencere ve kapılarını genişlettiği iddiası ile ilgili talebin karşılanmamış olması infazda duraksamaya meydan verecek nitelikte bulunduğundan karar usul ve yasaya uygun görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklamalar doğrultusunda, gerektiğinde yerinde yeniden inceleme de yaptırtılmak suretiyle bilirkişi kurulundan ek rapor alınmalı ve raporun bozma gereklerine uygunluğu da denetlenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı yararına takdir edilen 250.000.000 TL. vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.