Hukuki.NET

T.C
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2002/11904
K: 2003/1091
T: 20.02.2003

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
Dava dilekçesinde itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, anataşınmazın üzerindeki Ankuva işmerkezi adlı bloka ait ortak giderleri ödemeyen kat maliki davalı hakkında davacı yönetici tarafından yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı vekili savunmasında icra takibinde bulunan ve davayı açan yöneticinin bütün bloklardaki kat maliklerinin yöntemince seçtiği birisi olmadığını ve bu yüzden aktif husumet ehliyeti bulunmayan davacının açtığı bu davanın husumet yönünden reddedilmesi gerektiğini ileri sürmüş, ayrıca kiracı ile aralarındaki kira sözleşmesine göre ortak giderlerden kiracının sorumlu olması nedeniyle müvekkili hakkında takip yapılıp dava açılmasının yerinde olmadığını bildirmiştir.
Mahkemece, anataşınmazdaki her blok için ayrı ayrı kat malikleri kurulunun oluşturulması Kat Mülkiyeti Yasasına aykırı olup tüm maliklerin katılımı ile oluşan bir kurul olmadığından davacı yöneticinin aktif husumet ehliyetinin yokluğu sonucuna varılıp davanın reddine karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Yasasının 13 Nisan 1983 tarih ve 2814 Sayılı yasa ile eklenen Ek 3. maddesinin (c) bendinde blok yapılarda, bunlardan yalnız birisine ilişkin sorunların çözümlenmesinde kat malikleri kurulunun o blokta bulunan bağımsız bölüm maliklerinden oluşacağı öngörülmüş olup, aynı maddenin (b) bendinde ise blok yapılardan herbirine ilişkin ortak giderlerin o yapıdaki kat malikleri tarafından Yasanın 20. maddesindeki kurala göre karşılanacağı hükme bağlanmıştır.
Yönetim planı, anataşınmazın yönetim tarzını, kullanma maksat ve şeklini, yönetici ve denetçilerin alacakları, ücreti ve yönetime ilişkin diğer hususları düzenleyen ve bütün kat malikleri ile onların cüz' i . ve külli haleflerini, yönetici ve denetçileri bağlayan bir sözleşme hükmünde olduğu da aynı Yasanın 28. maddesi hükmü gereğidir. Anılan yasanın yönetici atanmasını düzenleyen 34. maddesinde, taşınmaz üzerindeki yapıların bir veya birden fazla olması yönünden bir ayırım yapılmaksızın anataşınmazın yönetiminin kat maliklerinin kendi aralarından veya dışarıdan seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilec.ekleri öngörülmek sureti ile kural olarak anataşınmazın bir tek yönetiminin olacağı gösterilmiş ise de, Yasanın yukarıda sözedilen 28. maddesi hükmü uyarınca yönetim tarzını düzenleyen yönetim planında anagayrımenkul üzerinde bulunan blokların kat maliklerinin merkezi yönetimden ayrı olarak kendi yönetimlerini oluşturmalarına olanak tanınmasını yasaklayan bir yasa kuralı da bulunmamaktadır. Aynı parsel üzerinde kat irtifakı veya kat mülkiyeti kurulması sırasında düzenlenen yönetim planında blok yapıların ve bağımsız bölümlerin çok sayıda olması dikkate alınarak yönetirnde kolaylık sağlanması bakımından bloklar için ayrı yönetici öngörülmesi işin gereğine de uygun düşecektir. Öte yandan, davacı yönetici anataşınmazda aynı zamanda kat maliki olup, bu sıfatı dahi Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesi hükmü çerçevesinde icra takibi ve davada aktif husumet ehliyetinin varlığının kabulü yönünden yeterlidir.
Bu bakımdan mahkemece, Kat Mülkiyeti Yasasının Ek 3. maddesinin yukarıda açıklanan hükümleri gözardı edilip, davaya konu bağımsız bölümlerin bulunduğu bloktaki kat malikleri kurulunun seçip atadığı yönetici tarafından o bloka ilişkin ortak gider alacağına yönelik icra takibinde bulunmaya ve bu konuda dava açmaya aktif husumet ehliyetinin olmadığı sonucuna varılıp, bu nedenle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle işin esasına girilerek kanıtların toplanıp gerekirse bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.2.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • Türk Telekom Borç 
  • 13.06.2025 08:58
  • [Mal Paylaşımı davaları] Mal Paylaşımı dava sonucu alacak Nafakadan düşülebilir mi 
  • 12.06.2025 08:44
  • SGK sözleşmeli özel hastane Savcılığa şikayet edilebilir mi ? 
  • 11.06.2025 20:01
  • Fuzuli İşgalci Evin Demirbaşlarını Söküp Götürebilir Mi 
  • 11.06.2025 18:54
  • Solidworks Lisanssiz kullanımi yanlış adreste arama 
  • 10.06.2025 01:05


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini