 |
T.C
YARGITAY
18..Hukuk Dairesi
E: 2002/11316
K: 2003/545
T: 30.01.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, ortak gider alacağının ödenmemesi nedeniyle yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davalı davaya cevap vermediği gibi yargılamanın hiçbir aşamasına da bizzat veya vekili marifetiyle katılmamıştır.
Mahkemece davalının yokluğunda yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davalı şirket vekili temyiz dilekçesinde dava dilekçelerinin kendilerine ulaşmadığını ve yöntemince yapılmış bir tebligat bulunmadığını ve bu nedenle savunma haklarının kısıtlandığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
Dosyada bulunan tebliğ belgesi üzerinde yapılan incelemede tebligatın davalının anagayrimenkuldeki kiracı olarak kullanımında olan bağımsız bölümdeki adresine çıkartıldığı ve tebliğ memuru tarafından tebliğ belgesinin arkasına, tebligat anında bağımsız bölümün kapalı olduğu ve nedeninin bilinmediği yazıldıktan sonra Tebligat Kanununun 21.maddesi hükmüne dayanılarak muhatabın komşusu S. U.'a haber verilerek tebliğ evrakının mahalle muhtarı S. D. imzasına tebliğ edildiği yazılmakla beraber muhtarın ve komşunun imzasının alınmadığı görülmüştür.
Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri ve Tebligat Kanununun Ek 1.maddesi hükmü gözetilerek anagayrimenkulle davaya konu bağımsız bölümdeki adrese tebligat çıkartılmış olmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Tebligat Kanununun 21. ve Tüzüğün 28.maddeleri hükümleri uyarınca yapılacak tebliğlerde muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini, anılan tüzük maddesinde gösterilen bilmesi muhtemel kişilerden soruşturup beyanlarını tebliğ tutanağına yazarak altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu" durumu yazıp imzalaması gerekir. Bu soruşturmada, muhatap veya onun yerine tebliğ yapılabilecek kimseler o adreste oturdukları ancak tebliğin yapılacağı sırada orada bulunmadıklarının saptanması durumunda Tüzüğün 30.maddesine göre tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya meclis azasından birine veyahut zabıta memuru veya amirine imza karşılığında teslim edip, düzenleyeceği ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırarak durumu muhatabına duyurması için en yakın komşularından birine ismini ve imzasını alarak bildirecektir.
Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda, dava dilekçesinin tebliğine dair evrakta gösterilen adreste hiç kimsenin bulunmaması üzerine, bulunmama nedeni "araştırılmamış "ve haberdar edilen" komşunun ve ayrıca tebliğ yapılan muhtarın imzası alınmamış bulunduğundan tebligat geçersizdir. Tebligat Yasasının 32. ve Tüzüğün 51.maddelerine göre bu geçersiz tebligata muhatabın muttali olması da sözkonusu değildir.
Bu durumda davalı tarafa yöntemince dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilip davada savunma hakkını kullanmasına olanak tanınmadan işin esası hakkında hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 30.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.