 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2001/11056
K: 2002/78
T: 14.1.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
2942/m.11,15
3194/m.18
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Belediye Başkanlığından gelen bilgilere göre, belediye sınırları içerisinde müze gelişim sahasında bulunan ve üzeri fiilen meskun olan dava konusu taşınmazın arsa olarak nitelendirilip buna göre değerlendirme yapılmış olmasında bir isabetsizlik görülmemiş ise de, mahkemece hükme esas alınan 1.bilirkişi raporu ve ayrıca 3.bilirkişi kurulu raporu hüküm kurmak için yeterli değildir.
Şöyle ki;
1. bilirkişi kurulunun 25.10.2000 tarihli esas raporunda dava konusu taşınmazla emsal alınan 306 ada 7 parsel nolu taşınmazın karşılaştırılmasında her iki taşınmazın nitelikleri ayrı ayrı belirtilip üstün ve eksik yönleri gösterilmiş ve buna göre değer tespiti yapılmış ise de, bunların imarlı olup olmadıkları yönünden karşılaştırmaları yapılmamış ve bu hususun değere etkisi tartışılmadığı gibi uygulanacak düzenleme ortaklık payı belirlenip buna göre indirim yapıldığına dair bir hesaplamaya da yer verilmemiştir. Esasen Yargıtay uygulamalarına göre İmar Kanununun 18.maddesi hükmü uyarınca taşınmazların imar uygulamasına tabii olup olmadıkları hususu genel karşılaştırmanın dışında ve ayrıca incelenip hesaplaması yapılmaktadır. Hal böyle iken 1.bilirkişi kurulunun 8.8.2001 tarihli ek raporunda, ilk rapor düzenlenirken somut emsalin imar parseli, dava konusu parselin ise imarlı olmadığı hususunun dikkate alındığının belirtilmiş olması gerçekçi olmayıp asıl raporda ulaşılan miktarın imar durumunun dikkate alınmadan tespit edildiğinin kabulü gerekir.
1. derece korunması gerekli kültür varlığı kapsamında bulunan dava konusu taşınmazın bu özelliğinden kaynaklanan yapı kısıtlamasının değerinde olumsuz etki yaratacağı kaçınılmaz iken, 3.bilirkişi kurulunun 17.5.2001 tarihli raporunda taşınmazda yapı kısıtlaması bulunmasının değer kaybına neden olabileceğinin kabulünün haksızlık olacağı sonucuna varılıp bu yönde bir indirim yapılmamış olması da doğru değildir.
Mahkemece; 1.bilirkişi kurulundan somut emsalin imar parseli olmasına karşın dava konusu taşınmazın imarlı olmadığı gözetilerek tespit edilen değerinden İmar Kanununun 18/2 maddesi hükmü uyarınca düzenleme ortaklık payının düşüldüğü; 3.bilirkişi kurulundan da, yapı kısıtlamasının dikkate alınarak uygun miktarda indirimin yapıldığı ek raporlar alınıp sonucuna göre, zemin yönünden ortalama değeri ifade eden uzlaştırıcı rapor esas alınarak değer belirlenmelidir.
Öte yandan Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, ağaçların zeminden ayrı olarak değerlendirilmesi gereken hallerde taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarının cinsleri yaş ve miktarları dikkate alınarak taşınmazda kapladığı alanın, önce kapama bahçe niteliğine göre değeri bulunup daha sonra açık tarla ziraatına göre yöntemince saptanarak değerinin, kapama bahçe değerinden düşülmesi suretiyle bulunacak miktara, ağaçların kaim değeri olarak hükmedilmesi gerekirken içerisinde ayrıca toprağın değerini de taşıyan ve bu nedenle mükerrer değerlendirmeye neden olan "Junge" metodu uygulanmak suretiyle meyve ağaçlarının değerinin tespiti de doğru bulunmamıştır.
Bunlardan ayrı, faize, mülkiyetin idareye geçtiği 22.2.1999 ferağ tarihinden hükmedilmesi gerekirken daha önceki kamulaştırma tarihinden hükmedilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 14.1.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.