 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E: 2001/11037
K: 2001711760
T: 25.12.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* İTİRAZIN İPTALİ
* ORTAK GİDER BORCU
* FİİLİ KULLANIMIN TESBİTİ
Karar özeti: Kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanması koyulu olarak öngörülen bağımsız bölümlerin 2/3 ünün kullanılması hususunun fiili duruma göre saptanması gerekir. Muhtarlıktan alınan bilgilere dayanarak sonuca varılması doğru değildir. Ayrıca ana taşınmaz da birden çok blok olması ve ortak gider borcunun davalının oturduğu bağımsız bölümün içinde yer aldığı bloka ait olması halinde 2/3 çoğunluğun varlığının o bloktan faydalananlara göre saptanması gerekir.
(634 s. KMK. m. 17,20 EK m.3)
Dava dilekçesinde itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava dilekçesinde, apartman ortak giderlerini ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi yapılan davalının bu takibe karşı yaptığı itirazın iptaliyle icranın devamına ve ayrıca gecikme tazminatı ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi istenilmiştir. Mahkemece, davalının bağımsız bölümünün içinde bulunduğu 2 numaralı blok ile diğer üç blokun bir bütün olarak mütalaa edilip Kat Mülkiyeti Kanununun 17. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca bu blokların tüm bağımsız bölümlerinin 2/3'sinin fiilen kullanılmaya başlanılmış olup olmadığını
mahalle muhtarlığında bulunan kaydı esas alarak tespit edip buna göre 2/3 çoğunluğun yokluğu sonucuna varılarak bu nedenle davalının ortak giderlerden sorumlu olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Kanununun yukarıda sözü edilen 17. maddesinin son fıkrasında ana gayrimenkulun yönetiminde kat mülkiyeti hükümlerinin uygulanması koşulu olarak öngörülen bağımsız bölümlerin 2/3 ünün kullanılıp kullanılmadığının fiili duruma göre saptanması gerekir. Bağımsız bölümünü fiilen kullanmakta olan malikin veya faydalanan kişinin bu yerde oturduğunu (yasa gereği de olsa) muhtarlığa bildirmemiş olması maddenin yukarıda açıklanan "fiilen kullanılma" koşulunun gerçekleşmediği anlamına gelmez. Bu bakımdan mahkemece muhtarlıktan istenilen bilgilere göre 2/3 çoğunluk kullanımının olmadığı sonucuna varılması doğru değildir.
Öte yandan, Kat Mülkiyeti Kanununun ek 3. maddesinin (b) bendinde, bir arsa üzerinde birden çok yapının varlığı halinde yapılardan (blok) her birine ilişkin ortak giderlerin o yapıdaki kat malikleri, bütün yapılar için müşterek tesis ve yerlere ilişkin ortak giderlerin de bütün kat malikleri tarafından 20. maddedeki kurala göre karşılanacağı öngörülmüş, aynı maddenin (c) bendinde de blok yapılarda bunlardan yalnız birine ilişkin sorunların çözümlenmesinde kat malikleri kurulunun o blokda bulunan bağımsız bölüm maliklerinden oluşacağı hüküm altına alınmıştır. Yasanın bu hükümleri de dikkate alındığında ortak gider borcunun davalının oturduğu bağımsız bölümün içinde yer aldığı bloka ilişkin olması halinde yukarıda belirtilen 2/3 çoğunluğun varlığının o bloktan faydalananlara göre saptanması gerekir.
Hal böyleyken mahkemece, ortak gider borcunun hangi blok veya bloklarla ilgili olduğu davacıya açıklattırılıp sadece davalının bulunduğu bloka ilişkin olması halinde ve taraflar da uzlaşamadıkları takdirde bu blokda fiilen oturanların keşfen ve yerinde tespiti yapılıp sonucuna göre, olayımızda Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin uygulanması gerektiğinin anlaşılması halinde anılan Yasanın 20. maddesi hükmü çerçevesinde yönetimin ilgili tüm defter kayıt ve belgelerin getirtilip bilirkişi marifetiyle incelettirilmesi ve talep konusunda bir karar verilmesi; oturanların yeterli çoğunluğa ulaşamadığının tespiti halinde dahi davalının kendisine sunulan hizmetlerden yararlanıp yararlanmadığının ve bu nedenle sorumlu olacağı miktarın genel hükümler çerçevesinde belirlenip sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken uyuşmazlığı çözümsüz bırakacak şekilde davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.12.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.