 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
Esas no: 2000/9592
Karar no: 2000/9738
Tarih: 2.10.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KAMULAŞTIRMA BEDELİNİM ARTIRILMASI
- ARSA DEĞERİNİN BELİRLENMESİ
- BİLİRKİŞİ RAPORU
Karar Özeti: Arsaların değeri; kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan satışlara göre belirlenir.
ihale ile iktisap edilen taşınmaza nedeni açıklanmadan ihale bedeline toptan eşya fiyat endeksleri uygulanması suretiyle değerlendirme tarihi itibarıyla oluşan fiyatın çok üzerinde bir değer verilemez. Dava konuşu ve somut emsal alınan taşınmazın emlak vergisine esas alınan ya da alınması gereken değerleri ilgili belediyelerden getirtilmeli, bilirkişilerden emlak vergi değerleri arasındaki oran ile ihaledeki muhammen bedeli dikkate alan ve ihalenin düşük fiyatla yapılmasının özel ve açıklanabilir nedenleri varsa bu konulan da irdeleyen raporlar alınmalıdır.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 11)
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak;
Geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen ihale belgelerinden dava konuşu taşınmazın 13.1.1994 tarihi itibarıyla davacılar tarafından ihale yoluyla m2'si 40762 TL.den iktisap edildiği anlaşılmaktadır. Toptan eşya fiyat endekslerinin taşınmaz fiyatlarına aynen yansıdığı kabul edilse bile, değerlendirme tarihi itibarıyla dava konuşu taşınmazın ihale yoluyla iktisab değeri 890.653 TL/m2 olmaktadır. Oysa bilirkişiler taşınmaza 70.000.000 TL/m2 değer biçmişlerdir.
Bilirkişi raporlarında belirlenen değerle ihale sonucu ulaşılan bedeli bağdaştırmak olanağı yoktur. İhale yoluyla alımın nisbeten ucuz fiyatlarla gerçekleştirildiği varsayımı da, aradaki seksen kata erişen farkı izaha yeterli değildir. Kaldı ki bilirkişiler, ihale tarihinden sonra taşınmaz çevresindeki fevkalade gelişmeler ve şehirleşme çalışmaları nedeniyle taşınmazın belirlenen değeri kazandığı yolunda bir görüş de ileri sürmemişlerdir. Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin (g) bendine göre arsaların kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre değerinin belirlenmesi gerekir. Kural olarak aynı taşınmazın önceki satışları kamulaştırmada emsal olarak alınmaz ise de, bilirkişilerce belirlenen değerin sıhhatini denetleme açısından bu tür satışlar önemli bir kanıt niteliğindedir. Devir ihale yoluyla yapıldığına göre vergiden kaçırmak için değerin düşük gösterildiği yolunda bir görüş öne sürme olanağı da yoktur. Kamulaştırılan taşınmazın gerçek değerinin taşınmaz sahibine ödenmesi Kamulaştırma Yasasının ve Anayasanın emredici kuralları gereğidir. Ancak, kamulaştırma kişilerin haksız zenginleşmesine neden olmamalıdır. Taşınmazın önceki satışı emsal alınamayacağına göre kuşkusuz bu satışla belirlenen değerden farklı bir değere erişilmesi mümkündür. Ancak bunun kabul edilebilir oranlarda kalması, somut olayda olduğu gibi fahiş değerlere erişmemesi gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; bilirkişi kurullarından aynı köydeki taşınmaz satışlarının emsal alınacağı ek raporlar almak, varılan sonuçların sağlıklı olup olmadığını denetleme açısından dava konuşu yere ve emsallere emlak vergi değerine esas olmak üzere belediyece değerlendirme tarihi itibarıyla takdir olunan kıymete ilişkin belgeler getirtilip, belirlenen oranın inandırıcı olup olmadığı açısından emlak vergi değerleri arasındaki oranı ihaledeki muhammen bedeli ve gerçekleşen bedeli dikkate almak, ihalenin düşük fiyatla yapılmasının özel ve açıklanabilir bir nedeni varsa bu konuyu irdelemek ve gerekirse yeniden ehil bilirkişi kurulları oluşturarak, hasıl olacak Sonuca göre karar vermek olmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.10.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.