 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E:1999/6211
K:1999/7670
T:14.6.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YÖNETİM PLANININ İPTALİ
ÖZET: Tüm kat maliklerinin özgür iradesi ile oluşturulan bir sözleşme niteliğindeki yönetim planı hükümlerine ilke olarak müdahale edilmemesi gerekir. Ancak yasanın buyurucu kurallarını ihlal eden, ayni hak değerinde bir hak oluşturan yönetim planı hükümleri mahkemece iptal edilebilir.
(634 s. KMK. m. 2,4, 16,33)
(818s. BK. m. 19)
Dava dilekçesinde yönetim planının yasaya aykırı olan maddelerinin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Bağımsız bölüm sahibi olan davacılar, 16.5.1972 günlü yönetim planının 10,11 ve 30. maddelerinin iptalini dava etmişler, dava kısmen kabul edilerek, yönetim planının 10. maddesinin ilk paragrafında yer alan "banka bu bölümle her türlü tasarrufa kayıtsız şartsız sahip olacaktır" biçimindeki kuralın iptaline, diğer iptal istemlerinin reddine karar verilmiştir.
Davalının temyiz itirazları yönünden;
Öncelikle bir sözleşme niteliğinde olan yönetim planının, dava yoluyla kısmen de olsa iptal edilip edilemeyeceği konusu incelenmelidir.
Kat Mülkiyeti Yasasının 28. maddesinin ilk fıkrasında, yönetim planının bütün kat maliklerini bağlayan bir sözleşme hükmünde olduğu, 4. fıkrasında, yönetim planı ve değişikliklerinin bütün kat malikleri ile onların külli ve cüzi haleflerini bağlayacağı belirtilmiştir. Yine aynı maddenin 3. fıkrası, yönetim planına karşı kat maliklerinin 33. maddeye göre mahkemeye başvurma hakkını yönetim planı değişikliği ile sınırlı tutmuştur.
Yönetim planının, yapıldığı tarihteki tüm kat maliklerinin özgür iradesi ile oluşturulmuş bir sözleşme sayılmasına ve sözleşme özgürlüğünün sosyal ve ekonomik hak olarak Anayasanın 48. maddesi ile güvence altına alınmış bulunmasına göre, ilke olarak yönetim planı hükümlerine müdahale edilmemesi gerekir. Ancak, gerek Anayasanın genel yaklaşımı, gerek Borçlar Yasasında yer alan sözleşmeye ilişkin hükümler itibarıyla, sözleşme özgürlüğü sınırsız değildir. Başlıca sınırlandırmalar Borçlar Yasasının 19 ve sonraki maddelerinde gösterilmiştir. 19. madde diğerleri yanında Yasanın buyurucu kurallarına aykırılığı da geçersizlik nedeni saymıştır.
Mahkemece bir bölümü iptal edilen yönetim planının 10. maddesinin ilk fıkrası nda anagayrimenkulün bodrum katı nda bulunan ikinci kalorifer dairesi, kapıcı dairesi ve sığınaklardan ibaret yaklaşık 100 m2 alanlı yerde, davalı Ziraat Bankasının her türlü tasarrufa kayıtsız ve şartsız sahip olacağı belirtilmektedir. Bu kural, 634 sayılı Yasanın 2. maddesinin ortak yeri, ortaklaşa kullanmaya veya faydalanmaya yarayan yerlerdir biçiminde tanımlayan b bendine, kapıcı ve kalorifer dairelerinin her halde ortak yer sayılacağını öngören 4. maddesine, kat maliklerinin ortak yerlere de ortak mülkiyet hükümlerine göre malik olduklarına ve buraları da kullanma hakkına sahip olduklarına ilişkin 16. maddesine aykırılık teşkil eder. Ortak yer kavramıyla bağdaşmayan bir düzenleme getiren, Yasanın buyurucu kurallarını ihlal eden, yönetim planı ile ayni hak mesabesinde bir hak oluşturan bu hükmün iptalinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davacıların temyiz istemine gelince;
Projesinde de ayrı tesisatlardan ısıtılan bağımsız bölümlerin, diğer bağımsız bölümlerin yakıt ve kalorifer tamir masraflarına katılmayacaklarına ilişkin 10. maddenin 2. fıkrası, Bankanın reklam yerlerini belirleyen 11. madde, asansör masraflarına, banka şubesi ile zemindeki dükkanların katılmayacağına ilişkin 30. madde ile getirilen düzenlemelerde Yasanın buyurucu kurallarına aykırı ya da muhik olmayan bir husus bulunmadığından bu maddelere ilişkin iptal isteminin reddinde usul ve yasaya aykırılık yoktur.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı deliller ile kanuni gerektirici sebeplere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve kanuna uygun olan hükmün (ONANMASINA), bakiye onama harçlarının temyiz edenlere yükletilmesine, 14.6.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.