 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E:1999/3796
K:1999/4998
T:20.4.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KAMULAŞTIRMA BEDELİNİN ARTIRILMASI
ARSA NİTELİĞİNİN TESPİTİ
ARSADA EMSAL KARŞILAŞTIRMASI
ÖZET : Henüz imar planı yapılmamış yörelerdeki taşınmazlar, mücerret belediye yazısı ve bilirkişi raporlarındaki belirlemelerle yetinilerek arsa kabul edilemezler. Ayrıca; hakimin keşif tutanağına geçirilerek objektif gözlemleri, Yargıtay denetimine olanak sağlamak amacıyla dosyaya konacak ve taşınmazı çevresi ile birlikte gösterecek planlar, fotoğraflar, ilgili imar ve kadastro müdürlükleri gibi mericilerden alınacak belgelerle de desteklenmelidir.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 11)
Dava dilekçesinde kamulaştırma bedelinin arttırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
1- Dosyada mevcut krokisinde, etrafının genellikle geniş alanlı tarlalarla kaplı olduğunun görülmesi, çevresinde arsa olarak nitelendirilebilecek küçük parseller, tesisler, şehir içi yolları gibi şehirleşme emarelerine pek rastlanmaması nedeniyle, tapu sicilinde tarla olarak kayıtlı ve geniş bir mesafeye sahip dava konusu taşınmazın, sırf belediye yazısına dayanarak arsa olarak nitelendirilmesi doğru görülmemiştir.
Her ne kadar bilirkişi kurulları raporlarında da nitelikleri, konumu ve çevre özellikleri belirtilerek taşınmaz arsa olarak değerlendirilmişse de, keşifte dava konusu yeri inceleyip, hakkında bilgi edinen hakimin, tutanağa geçecek genel nitelikteki objektif gözlemleri ile ve yargı denetimine olanak sağlamak amacıyla, dosyaya konulacak planlar, fotoğraflar, ilgili belediyeler, imar müdürlükleri, kadastro müdürlükleri gibi mericilerden alınacak belgelerle desteklenmedikçe, mücerret belediye yazısı ve bilirkişi raporlarındaki belirlemeler, imar planı dışında yada henüz imar planı yapılmamış yörelerdeki taşınmazların arsa sayılabilmesi için her zaman yeterli olmazlar.
Bakanlar Kurulu'nun Yargıtay'ca da kısmen benimsenin 28.2.1983 günlü, 1983/6122 Sayılı Karar uyarınca imar planında yer almayan bir taşınmazın arsa sayılabilmesi için, belediye yada mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber, belediye hizmetlerinden (belediyece, meskun olduğu için yada meskun hale getirileceği için sunulan yol, su, elektrik, ulaşım, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vs.) yararlanan meskun yerler arasında yer alması gerekir.
2- Taşınmazın arsa olarak nitelendirilmesi durumunda dahi mevcut bilirkişi kurulları raporları hüküm kurmaya elverişli değildir.
Şöyle ki;
1. bilirkişi kurulunun Antakya Kavaslı mıntıkasında 2633 parseli emsal alarak düzenledikleri raporlara göre, emsal taşınmaz 5 kata müsaadeli 631.90 m2 alanında bir imar parselidir. Dava konusu taşınmaz ise, yeni belde olmuş bir köyde, tapu kayıtlarına göre tarla niteliğinde, fiilen de tarım arazisi olarak kullanılan, beldenin henüz imar planı yapılmadığı için akıbeti belli olmayan 5530 m2 alanında bir arazi parçasıdır. Bu belirlemelere rağmen, dava konusu taşınmazın emsalden %10 daha değerli olduğu, ikinci bilirkişi kurulunca emsal alınan 885 parselin, Antakya imar hudutları içinde net imar parseli olduğu, 4 kata imara açık olduğu emsalden %1.50 daha değerli olduğu yolundaki tespit, bilirkişi raporlarındaki gerekçelere karşın, bir çelişki olarak gözükmekte, köy sınırları içerisinde bulunan, kamulaştırma uygulaması açısından arsa sayılsa bile fiilen tarım arazisi vasfı ağır basan, belde belediyesinin sınırlı hizmetlerinden kısmen yararlanabilecek durumda olan dava konusu taşınmaza, fahiş değer takdir edildiği izlenimi doğmaktadır. Ayrıca taşınmazın kamulaştırmadan artan bölümünün çevre yoluna cephe kazanmasının kalan kısımda değer artışı yaratacağı bir gerçekken, raporlarda bu konu tartışılmamıştır.
Bu durumda, henüz imar planında bulunmayan taşınmazın arsa sayılabilmesi için yukarıda sayılan unsurları taşıyıp taşımadığının saptanması amacıyla, yeniden keşif yapılması, keşif tutanağına hakimin genel ve objektif gözlemlerinin yazılması, Yargıtay denetimine olanak sağlamak açısından taşınmazın çevresi ile birlikte arsa sayılması için gerekli unsurları haiz olup olmadığını gösterecek nitelikte fotoğraflarının ve çevredeki yapılaşma ve tesisleri de, mümkün olduğu kadar mesafe de belirterek, gösteren ayrıntılı plan yada krokisinin ve bağlı olduğu yerleşim merkezi yada il, ilçe merkezine uzaklığının belirlenmesi ve tüm bu araştırmalar sonucuna göre arsa yada arazi olarak değerlendirilmesi gerekir.
3- Kararda faiz başlangıcı olarak alınan ferağ tarihinin gün, ay ve yıl olarak belirtilmemesi,
Doğru görülmemiştir.
Sonuç olarak, yapılacak keşif ve araştırmalar neticesinde dava konusu taşınmaz arsa olarak nitelendirilirse her iki bilirkişi kurulundan taşınmazın gerçek değeri konusunda bozma esaslarını gözetecek şekilde ek raporlar alınmalı, taşınmazın tarım arazisi olarak nitelendirilmesi durumunda ise olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir esas alınarak değer belirlenmeli ve hasıl olacak duruma göre karar verilmelidir.
Bu itibarla; yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.