 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1997/7308
K. 1997/9340
T. 20.10.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
AKTİF HUSUMET EHLİYETİ
BAĞIMSIZ BÖLÜMDE DERSANE AÇILMASI
KARAR ÖZETİ: İki sıfat bir kişide birleşemeyeceğinden, yönetici, yönetimi ve kat maliklerini temsilen davacı, bağımsız bölüm maliki ve kiraya veren sıfatıyla da davalı olamaz. Böyle bir dava açılması halinde aktif husumet ehliyetinin varsa yeni yönetici veya kat maliklerinin icazetiyle belirlenmesi gerekir.
Tapuda mesken olarak kayıtlı bulunan bağımsız bölümde dersane açılabilmesi kat maliklerinin oybirliği ile verecekleri kararla olabileceğinden ve bu kararın da tapuya şerhi gerektiğinden, özel bir hüküm olan yönetim planı ile kanunun amir hükümleri kaldırılamayacağından, sadece yönetim planına dayanılarak dersane açılamaz.
(634 s. KMK. m. 24)
(1086 s. HUMK. m. 39)
Dava dilekçesinde, mesken olan bağımsız bölümün eski hale getirilmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Tapuda mesken olarak kayıtlı bağımsız bölümün dershane olarak kullanılması suretiyle vaki haksız müdahalenin önlenmesine ilişkin bu dava, kat malikleri kurulunun verdiği yetki üzerine yönetici olduğu anlaşılan Battal tarafından kiracı ve kiraya veren kat maliki hakkında açılmıştır. Dosya içeriğinden anlaşıldığına göre yönetici ve kiraya veren kat maliki Battal'dır.
Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre, anagayrimenkulün yönetiminin tüzel kişiliği yoktur. Yönetici, yasa ile belirlenen görevleri kendi adına ve bu sıfatla yapar. Kat malikleri kurulunun yetki vermesi gereken hallerde de bu yetkiye dayanarak dava açar. Hal böyle olunca yönetici, yönetimi ve kat maliklerini temsilen davacı, bağımsız bölüm maliki ve kiraya veren sıfatıyla da davalı olamaz. İki sıfat bir kişide birleşmez. Ayrıca avukata verdiği vekaletnameye istinaden açılan davada, davacı Battal, kendisinin dershane olarak kiraya verdiği bağımsız bölümün mesken haline dönüştürülmesi için dava açmış olması da iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz.
Öncelikle yukarıda sözü edilen çelişkilerin giderilmesi ve aktif husumet ehliyetinin kesin olarak belirlenmesi bakımından davaya varsa yeni yönetici tarafından icazet verilip verilmediği hususunun belirlenmesi bakımından vekaleti geçerli ve devam etmekte olan davayı açan avukata mehil verilip, davaya, kat maliklerince veya yeni yönetici tarafından icazet verilmiş olduğu anlaşıldığı takdirde bu husus saptanıp belgelendirilerek, aynı zamanda davalı olan Battal'a savunma hakkı verilip aşağıdaki hususlar gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
İşin esasına gelince;
Kat Mülkiyeti Kanununun 24. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre tapuda mesken olarak kayıtlı bulunan bağımsız bölümde fıkrada sayılan işyerlerinin açılabilmesi için kat maliklerinin buna oybirliğiyle karar vermeleri ve bu kararın tapuya şerh edilmesi zorunludur. Anagayrimenkulün yönetim planının 2. maddesinde anagayrimenkulün bağımsız bölümlerinin mesken olduğu ancak gayrimenkulün bulunduğu yer ve bu sebeple çevrede gerçekleşecek gelişmeler dikkate alınarak kat maliklerinin bağımsız bölümlerini işyeri olarak kullanabilecekleri ve kiraya verebilecekleri belirtilmiş ise de, maddenin hemen takip eden fıkrasında 24. maddenin 2. fıkrasında tadat edilen tüm işyerlerinin isimlerine yer verilerek bunların ancak tüm maliklerin oybirliği ile alacakları kararla açılabileceği açıklanmıştır. Bu durumda yönetim planının her iki fıkrası arasında çelişki bulunmaktadır. Bu suretle kendi içinde çelişkili olan bir hüküm yerine asıl amaç olduğu anlaşılan 24. maddenin 2. fıkrasının uygulanması söz konusu olduğu cihetle, yönetim planının yukarıda sözü edilen 1. fıkradaki hükme itibar etme olanağı bulunmamaktadır. Çünkü, 24. madde meskenin işyeri olarak kullanılabilmesi için kat malikleri kurulu kararı ve tapuya şerhi öngören özel bir hüküm olup, yönetim planında buna şartlı da olmak üzere izin verilmiş olması geçerli değildir. Kaldı ki mahkemece 1. fıkranın, meskenin işyeri olarak kullanılması hususundaki şartlar için hiçbir araştırma ve değerlendirme yapmamış keşif dahi yapılmadan bilirkişinin mütalaası esas alınarak hüküm kurulmuştur.
Mahkemece taraf teşkiline ilişkin hususlar ikmal edildikten sonra yukarıdaki hususlar dikkate alınarak belirlenecek uygun sonuç doğrultusunda hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.10.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.