 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/5489
Karar No : 1997/6171
Tarih : 10.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* TAHLİYE DAVASI
ÖZETİ : Kat mülkiyeti Kan.18.mad. kiracılar dahi kat malikleri gibi bağımsız bölümü kullanırken doğruluk kaidelerine uymalarını ve birbirlerini rahatsız etmekten kaçınmalarını birbirinin haklarını çiğnememelerini öngörmüş ve bağımsız bölüm malikini bu konuda kiracılar ile birlikte müteselsilen sorunlu tutulmuştur. Aynı yasanın 33.maddesinde ise bu kanunda öngörülen borç ve yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında değer kat maliklerince mahkemeye başvurma hakkı tanınmış hakimin iddiayı sabit görmesi halinde ilgililerin yasaya aykırı kullanım ve davranışlarına son verilmesine bunun için belli bir süre verilmesine ve davranışlarına son verilmesine bunun için belli bir süre verilmesine ve bunun tefhim veya tebliğine karar verileceğini hükme bağlamıştır. Hakimce tesbit edilen sürede bu kararın yerine getirilmemesi halinde maddenin son fıkrasında cezai müeyyide getirilmiştir.
18.mad. ile 33.mad. birlikte incelendiğinde rahatsız edici durumlar sebebiyet bağımsız bölümlerin tahliyesinin öngörülmediği bu hukuk ancak 24.madde de öngörülen yasal işlerde geçerli olduğu görülür. Kötü kullanımın devam etmesi halinde ve koşulların gerçekleşmesi durumunda kat mülkiyeti kanunun 25.maddesinde öngörülen devir ancak sözkonusu olabilirki böyle bir dava açılmamış ve koşullarıda araştırılmamıştır.
Mesken niteliğindeki bağımsız bölümün randevu evi olarak kullanılması Kat mülkiyeti kanunun 24.maddesi kapsamında ancak işleri alarak tanımlanabilirsede davalının sabit olan eylemi geceleri dışarda kalıp sabahın erken saatlerinde muhtelif erkeklerle birlikte eve gelmesidir. Bu husus bağımsız bölümün randevu evi olarak kullanılması anlamına gelmez.
Bağımsız bölünün maliki ile kiracıları arasındaki aktin feshini isteme hakkının bağımsız bölüm malikine ait bulunduğu esasları gözönünde bulundurularak 33.maddesinin 2 ve 3 fıkralarının uygulanması söz konusu iken yasal dayanağı olmayan biçimde ve ihtar ile süre verilmeksizin doğrudan tahliye karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Dava dilekçesinde tahliye istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar vekili tararından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün Kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava anagayrimenkulde kat maliki bulunan Erol Çelik ile bağımsız bölümü davalılara kiralayan Yaşar T... tarafından davalıların ahlaka aykırı yaşam sürdürdükleri, gürültü yapıp diğer kat maliklerini rahatsız ettikleri gerekçelerine dayanarak tahliye istemi ile açılmış olup mahkemece kiraya verenin akde aykırılık nedeni ile açtığı davanın aktif husumet koşulunun gerçekleşmediği nedeniyle reddedilmiş, ancak davalıların Kat Mülkiyeti Kanununa aykırı davranışları varit görülerek bağımsız bölümü kullanan "davalı Rengin'in geceyi dışarda geçirip sabahın erken saatlerinde değişik erkeklerle eve geldiğinin sabit olduğu, bu davranışının ise bağımsız bölümün randevu evi olarak kullanıldığı" gerekçesi ile ve taşınmazın kiralama amacı dışında gayri ahlaki maksatla kullanıldığı belirtilerek tahliyeye karar verilmiştir.
Kat Mülkiyeti Kanununun 18. maddesi, kiracılar dahi kat malikleri gibi bağımsız bölümü kullanırken doğruluk kaidelerine uymalarını ve birbirlerini rahatsız etmekten kaçınmalarını, birbirinin haklarını çiğnememelerini öngörmüş ve bağımsız bölüm malikini bu konuda kiracılar ile birlikte müteselsilen sorumlu tutmuştur.Aynı yasanın 33. maddesinde ise bu Kanunda öngörülen borç ve yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında diğer kat maliklerince mahkemeye başvurma hakkı tanınmış, hakimin iddiayı sabit görmesi halinde ilgililerin yasaya aykırı kullanım ve davranışlarına son verilmesine, bunun için belli bir sure verilmesine ve bunun tefhim veya tebliğine karar verileceğini hükme bağlanıştır. Hakimce tesbit edilen sürede bu kararın yerine getirilmemesi halinde maddenin son fıkrasında cezai müeyyide getirilmiştir.
Bu suretle 18.madde ile 33.madde birlikçe incelendiğinde rahatsız edici durumlar sebebiyle bağımsız bölümlerin tahliyesinin öngörülmediği, bu hususun ancak 24. madde de öngörülen yasak işlerde geçerli olduğu görülür. Kötü kullanımın devam etmesi halinde ve koşulların gerçekleşmesi durumunda Kat Mülkiyeti Kanunun 25. maddesinde öngörülen devir ancak sözkonusu olabilirki böyle bir dava açılmamış ve koşulları da araştırılmamıştır.
Mesken niteliğindeki bağımsız bölümün randevu evi olarak kullanılması Kat Mülkiyeti Kanununun 24.maddesi kapsamında ancak işyeri olarak tanımlanabilirsede davalı Rengin'in kabule göre sabit olan eylemi geceleri dışarda kalıp sabahın erken saatlerinde muhtelit erkeklerle birlikte eve gelmesidir. Bu husus bağımsız bölüm randevu evi olarak kullanılması anlamına gelmediği gidi dinlenen tanıkların iradeleri böyle bir kabule de yeterli değildir.
Bu durumda mahkemece yasa hükümlerinin doğrudan uygulanması sözkonusu olup hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu ve bağımsız bolumun maliki ile kiracıları arasındaki aktin teshini isteme hakkının bağımsız bölüm malikine ait bulunduğu esasları gözönünde
bulundurularak yukarıda sözü edilen 33. maddenin 2 ve 3. fıkralarının uygulanması sözkonusu iken, yasal dayanağı olmayan biçimde ve ihtar ile süre verilmeksizin doğrudan tahliyeye karar verilmesi . doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nün 420 nci maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.