 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1997/4597
K. 1997/5864
T. 3.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DEVLETÇE İŞLETİLECEK MADEN SAHALARININ İADESİ
KAMULAŞTIRILAN TAŞINMAZIN TESCİLİ
KARAR ÖZETİ: Devletçe işletilecek madenler hakkında kanun hükümlerine göre kamulaştırması tamamlanan ve kamulaştırma bedeli hak sahibince tahsil edilen linyit ve demir sahalarının, tamamlanmamış işlemlerin iptali hükümleri çerçevesinde, eski sahiplerine iadesine karar verilebilmesi için, ilgi1mm, kanunun yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 'na başvurulması ve ödenen tazminatın ilgili kuruluşa tamamen iade edilmesi gerekir. Bu hususlar gerçekleşmemişse, maden ocağının, ilgili kamu kuruluşu adına tesciline karar vermek gerekir.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 17)
(2172 s. DİMK. m. 18, 20)
(2840 s. Bor Tuz K. m. 4, 5, 6)
Dava dilekçesinde, 2942 sayılı Kamulaştırma kanununun 16. maddesine göre tescil istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra pulu olmadığından duruşma istemi reddedilerek dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Dava, 2172 sayılı Yasa uyarınca kamulaştırılan taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri adına, kamulaştırma Yasasının 17. maddesi uyarınca tescili istemine ilişkindir.
Dava, 2172 sayılı Yasa hükümlerine göre kamulaştırılan taşınmazlar hakkında yapılan işlemlerin, 2840 sayılı kanunun 6. maddesi gereğince iptal edildiği, dava konusu maden sahasının kamu kuruluşları uhdesinde kalacak sahalardan olmadığı ve davalıya karşı yapılmış bir tebligat bulunmadığı gerekçesiyle reddedilmiştir.
Danıştay 8. Dairesi'nin 26.12.1983 günlü, 1982/30-1983/2917 sayılı örneği dosya içinde mevcut kararından, kamulaştırma kararının ve eklerinin 30.3.1979 gününde M.... Madencilik Şirketinin murahhas azası olan davalıya tebliğ edildiği, yine dosya içerisinde bulunan Söke Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 21.5.1992 günlü, 1986/554 esas, 1992/454 sayılı kararından, davalının kamulaştırma bedelinin tamamını tahsil ettiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu taşınmazlara 17.4.1979 gününde o tarihte yürürlükte bulunan 2172 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca el konulmuştur. Aynı Yasanın 20. maddesi, 18. maddeye göre madene el konulduğu gün, madende devralınmasına karar verilen bütün taşınır ve taşınmaz malların kendiliğinden madeni devralan İktisadi Devlet Teşekkülüne geçeceğini öngörmektedir. Şu halde el koyma tarihi olan 17.4.1979 tarihinde devletleştirilen maden işletmesinin taşınır, taşınmaz malları davacı İdareye geçmiştir. Linyit ve demir sahalarının bazılarının eski sahiplerine iadesini düzenleyen 10.6.1983 günlü 2840 sayılı Yasanın 4 ve 5. maddeleriyle, 2172 sayılı Yasa gereği ilgili kamu kuruluşlarına devri öngörülen linyit ve demir sahalarından kamu kuruluşu uhdesine geçmiş olanlardan bir bölümünün bu Yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 3 ay içinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na başvurulması ve kendilerine ödenen veya adlarına bankaya bloke edilen tazminatların tamamının ilgili kamu kuruluşlarına iadesi koşuluyla, eski sahiplerine geri verileceği öngörülmekte ise de, davalının bu maddeler kapsamında bir başvurusu olmamıştır.
Yerel mahkemenin davayı red gerekçesine dayanak oluşturduğu 2840 sayılı Yasanın 6. maddesi, 2172 sayılı Yasa uyarınca kamu kuruluşlarına devri öngörülen maden sahaları için yapılmış olan işlemlerin iptal edildiği kuralını koymakta ise de, bu kural, "tamamlanmayan işlemlerin iptali" şeklindeki madde başlığından da anlaşılacağı üzere, henüz işlemleri tamamlanmamış, el koyma sonucu mülkiyeti 2172 sayılı Yasanın 20. maddesi uyarınca ilgili kuruma geçmemiş sahalar için geçerlidir. Buna karşılık 4. madde metninde de açıkca belirtildiği gibi dava konusu taşınmazlarda olduğu gibi "kamu kuruluşu uhdesine geçmiş" maden sahaları için başvuru koşulu aranmaktadır ve aynı maddenin sonuncu fıkrasına göre "süresi içinde iadesi talep edilmeyen sahalar ilgili kamu kuruluşunun uhdesinde kalır" bu durumda davanın kabulü gerekirken reddi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 3.6.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.