 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1996/9171
K. 1996/9183
T. 22.10.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MAZBUT VAKIF
VAKIF EVLADININ TESBİTİ
VAKIFLARDA İNTİFA HAKK1
ÇEKİŞMENİN ÖNLENMESİ DAVASI
KARAR ÖZETİ: 1- Şer'iye Mahkemesi ilamı ile vakfiyesi kabul edilen mazbut vakıfta, vakıf mallarında, "üst tabaka alt tabakayı mahrum etmek" ibarelerinden batın şartı öngörülmüş ise, bunun üzerinde durulmalı, önceki batında vakıf evladı sağ iken, sonraki batından gelen vakıf evladının, vakıf mallarından yararlanamayacağı araştırılmalıdır.
Bu bağıtta; bilirkişi incelemesi yaptırılmalı, batın şartının varlığı tesbit edildiğinde; önceki batından vakıf evladının sağ olup olmadığı saptanmalı, sağ ise; davacıların vakıftan yararlanamayacakları belirlenmeli, ölmüş ise veya batın şartı öngörülmediğinde davacıların, vakıf evladı olarak yararlanma hakkı olduklarının tesbitine karar verilmemesi,
2- Diğer taraftan; mazbut vakıflarda, Vakıflar Genel Müdürlüğü vakıf malları üzerinde tasarruf etme yetkisi içinde kiraya verme olanağı da bulunduğundan, pay karşılığı verilen bölümler üzerinde; çekişmenin önlenmesine (muarazanın men 'ine) karar verilmesi,
Doğru değildir.
(2762 s. VAK.)
(743 s. MK. m. 717)
Dava dilekçesinde, muarazanın men'i ve vakıfta intifa hakkının tesbiti istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacılar, vakıfnamesi bulunmamakla beraber, İskenderun Şeriye Mahkemesi'nin 18 Eylül 1919 tarihli ilamı ile mevcudiyeti tesbit edilen zürri vakfa ait gayrimenkulün, vakıf dışındaki diğer bazı parsellerle birleştirilerek üzerine inşa edilen yapıda vakıf payına düşen bölümlerin bizzat kendileri tarafından kullanılmak üzere teslim edilmeyip kiraya verilmesi suretiyle vaki muarazanın önlenmesini, vakıftan yararlanma haklarının tesbitini istemişlerdir.
Mahkemece davanın kabulü ile intifa hakkının tesbitine ve muarazanın önlenmesine karar verilmiştir.
1- Davacıların evladı olduklarını ileri sürdükleri vakıf, mazbut vakıflardan olup, Vakıflar kanununun 1. maddesine göre Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilmektedir. Bu tür vakıflarda, vakıf evladının vakıftan yararlanma hakkı, Vakıflar Kanununun 39. maddesi hükmünde yer almıştır. Ancak, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Yasa ve Tüzüğün 25 ile sonra gelen maddeleri hükümleri dairesinde mallar üzerinde tasarruf etme yetkisine halel gelmeyecektir. Bu nedenle, davalı Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün yasa ile kendisine verilmiş bulunan hakkın kapsamı içinde bulunan kiraya verme işleminden de men'ini içerecek şekilde vakfa payı karşılığı verilen bölümler üzerindeki muarazanın önlenmesine karar verilemez.
Davacılar, vakıf evladı iseler vakıftan, vakıfname hükümleri dairesinde yararlanmak durumundadırlar. Vakıfnamede geçen intifa hakkı, vakıf malları ve gelirlerinden yararlanmayı içermekte ise de, bu hak Medeni Kanunun 717 ve sonra gelen maddelerindeki mülkiyetin gayri ayni haklar meyanında olan intifa hakkı niteliğinde değildir. Vakıfnamede sükna hakkından da söz edilemediğine göre davacıların vakıfla ilgili hakları gelirlerinden yararlanma ile sınırlıdır.
Bu nedenle, aşağıdaki hususlar dikkate alınarak davacıların vakıf mallarından yararlanacak vakıf evladı oldukları tesbit edildiği takdirde, ilgili Yasa ve Tüzük hükümleri gereğince vakfa tahsis edilen bağımsız bölümlerin gelirlerinden yararlanma haklarının bulunduğunun tesbiti ile yetinilmeli, muarazanın önlenmesine dair istemler reddedilmelidir.
2- Diğer taraftan, örneği dosyaya konulan 18 Eylül 1919 tarihli noterlikçe Türkçeye çevrili Şeriye Mahkemesi kararında; vakıf mallarından, "karın, karın, tabaka, tabaka..." "üst tabaka alt tabakayı... mahrum etmek..." ibarelerinden batın şartının öngörülmüş olup olmadığı üzerinde durulmamıştır. Batın şartı olan vakfiyelerde, bir batından vakıf evladı sağ iken, sonraki batından olan vakıf evladı vakıf malarından yararlanamaz. Diğer bir deyimle, vakfiyenin yalnız erkek evlada hak tanıdığı dikkate alındığında, amcalar sağ iken yeğenler vakıf mallarından yararlanamaz. Dosya içeriğinden anlaşıldığına göre, vakfeden Hasan Beklavi oğlu Mahmut Ağa Kavvas'ın, Hacı Davut Efendi ile Hayrettin Efendi adlarında iki erkek evladı olup, davacılar ise Hacı Davut Efendinin erkek evlatlarıdır. Vakfedenin oğlu Hayrettin Efendi'nin sağ olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Mahkemece, gerekirse bu işlerden anlayan uzman bilirkişi de dinlenip ikmal edilecek tahkikat sonunda vakfiyede yukarıda niteliği açıklanan batın şartının varlığı tesbit edildiği takdirde Hayrettin Efendi'nin sağ olup olmadığı saptanmalı, sağ olduğu takdirde Davut Efendi çocukları olan davacıların, Hayrettin Efendi ölünceye kadar vakıftan yararlanamayacakları belirlenmeli; Hayrettin Efendi ölmüş ise veya vakfiyede batın şartının öngörülmediği, yapılan bilirkişi incelemesi sonunda anlaşıldığı takdirde ise yukarıda açıklandığı gibi davacıların vakıf gelirinden yararlanma hakkı olan vakıf evladı olduklarının tesbitine karar verilmelidir. Bu yönden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.10.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.