 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1996/4867
K. 1996/5461
T. 28.5.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
VAKIF
VAKFIN GELİRİ
TESCİL
KARAR ÖZETİ Medeni Kanunun 73. Maddesine göre vakıf başlı başına mevcudiyeti haiz olmak üzere bir malın, belli bir gayeye tahsisidir. Vakıf kurulurken, vakfedilen malın tamamen ve süresiz olarak vakfa tahsisi söz konusu olduğu gibi, bit malın vakıfla güdülen amacın gerçekleşmesine en azından başlangıç itibariyle yetecek miktarda olması gerekir.
Vakfın ilk kuruluşunda, vakfa gerçek ve fiili olarak intikal edecek bir malın vakfedilmesini söz konusu olduğu dikkate alınarak, ancak vakfa belli aralıkla gelir sağlayabilecek (kiraya verildiği taktirde) bir intifa hakkı yeterli olmadığı gibi, 50.000.000 TL. nakit dahi ekonomik koşullar içersinde vakfın gayesinin gerçekleşmesine katkıda bulunamaz. Mahkemece gerekli araştırma yapılarak, vakfın amacının gerçekleşmesi için başlangıç olarak en az 300.000.000 TL'nin de gerekli olduğundan, bu miktar paranın bankaya bloke edilmesi için mehil verilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 73)
Dava dilekçesinde vakfın tescili istenilmiştir. Mahkemece, davanın kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, Vakıflar Genel Müdürlüğü vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Türk Medeni Kanununun 73. maddesi hükmüne göre vakıf, başlıbaşına mevcudiyeti haiz olmak üzere bir malın belli bir gayeye tahsisidir.
Bu Yasa hükmünden de anlaşıldığına göre; vakıf kurulurken vakfedilen malın tamamen ve süresiz olarak vakfa tahsisi söz konusu olduğu gibi, bu malın vakıfla güdülen amacın gerçekleşmesine en azından başlangıç itibariyle yetecek miktarda olması gerekir.
Vakıfnamede, her ne kadar kuruculardan birine ait olduğu bildirilen iki bağımsız bölümün intifa hakları 5 yıl süre ile vakfa tahsis edilmiş ise de, bu bağımsız bölümlerin adı geçene ait olup olmadığı tapudan kayıtlar getirtilmek suretiyle tesbit edilmediği gibi, bunların getireceği gelirin ne miktarda olacağı, vakfın amacına uygun faaliyete yeterli olup olmadığı araştırılmamıştır. Ayrıca, vakfedildiği bildirilen 50.000.000 TL., amacın tahakkukunda çok yetersiz kaldığı gibi, bunun bankaya vakıf adına bloke edildiğine dair dekont da dosyaya getirtilmemiştir.
Sözü edilen iki bağımsız bölümün 5 yıllık intifa hakkı vakfedilmiştir. Sözü edilen intifa hakkı, bir gelir ile ifade edilebiliyorsa bunun vakfa tahsisinde bir sakınca bulunmamakta ise de, geçici süre ile (5 yıl) bir taşınmaz gelirinin vakfedilmesi vakfın 5 yıl sonra sona ereceği anlamına gelir ki, bu şekilde bir şeyin (mal) geçici olarak vakfedilmesi yukarıda sözü edilen 73. maddedeki vakıf tanımıyla bağdaşmaz.
Bu durumda yukarıda yapılan açıklamalar karşısında, vakfın İİK kuruluşunda vakfa gerçek ve fiili olarak intikal eecek bir malın vakfedilmesinin söz konusu olduğu dikkate alınarak, ancak vakfa belli aralıkla gelir sağlayabilecek (kiraya verildiği takdirde) bir intifa hakkı yeterli olmadığı gibi, 50.000.000 TL. nakit dahi cari ekonomik koşullar içerisinde vakfın gayesinin gerçekleşmesine anlamlı bir katkıda bulunmayacağı açıkça anlaşıldığından, mahkemece yukarıdaki esaslar doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırma yapılarak ve gerekirse istekte bulunanlara, vakfın amacının gerçekleşmesi için başlangıç olarak en az 300.000.000 TL.nın de gerekli olduğu da gözönünde bulundurularak, bu miktar paranın bankaya bloke edilmesi için mehil verilmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde amacının gerçekleşmesine yeterli varlığı bulunmayan vakfın tesciline karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 28.5.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.