 |
T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
E. 1996/2181
K. 1996/2777
T. 19.3.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÇİFTE VATANDAŞLIK
AD DEĞİŞTİRİLMESİ
KARAR ÖZETİ Medeni Kanunun 26. maddesine göre, bir kimse haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini isteyebilir. Alman Vatandaşı iken, Türk kadını ile evlenmek suretiyle Türk Vatandaşlığını da kazanan bir kimsenin, bu nedenle Türkçe ad ve soyadı alması zorunlu değildir.
(743 s. MK. m. 26)
Dava dilekçesinde, Ali Komşu olan isim ve soyadının, Reiner Diessner olarak düzeltilmesi istenilmiştir. Mahkemece, davanın reddi cihetine gidilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davacı, Alman Vatandaşı iken Türk Vatandaşlığına geçmek için isim ve soyadının da değiştirmesi gerektiği zannı ile Reiner Diessner olan isim ve soyadını, evlendiği Türk kadınının soyadını da kullanmak suretiyle Ali Komşu olarak idari yolla değiştirip, bu yolla nüfusa tescil edildiğini, Alman Vatandaşlığını da muhafaza ettiğini, buna göre çifte vatandaşlığa sahip olduğunu, pasaportunda Alman uyruğu olarak Alman ad ve soyadını taşımasına rağmen nüfus kaydında Türk ad ve soyadını taşıdığını, bu hususların gerek kendisi ve eşi için gerekse çocukları için karışıklık ve zorluk yarattığını ileri sürerek, ad ve soyadının vatandaşlığa girmeden önce olanları ile değiştirilmesini istemiştir.
Bu durumda davanın hukuki dayanağı, Medeni Kanunun 26. maddesi olup, yasalara aykırı bir durum ifade etmeyecek haklı nedenin tesbiti halinde davanın kabulüne karar vermek gerekir.
Mahkemece, her ne kadar davayı, nüfus müdürlüğü ile iddia makamının ileri sürdüğü mütalaaya dayanarak davacının Türk Vatandaşlığına kabulü için Türkçe ad ve soyadı almasının zorunlu olduğu, Türk Vatandaşı olması nedeni ile bu isim ve soyadını muhafaza etmesi gerekli olup, yabancı isim ve soyadı almasının mümkün görülmediği gerekçesi ile davayı reddetmiş ise de, ne Türk Vatandaşlık Kanununda ne de Nüfus Kanununda bu gerekçenin dayanağı mevcut değildir.
Bu nedenle mahkemece dava Türk Medeni Kanununun 26. maddesi kapsamında tahkik edilip incelenerek hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.